İstanbul Havalimanı, 6 Nisan'dan itibaren tam kapasite hizmet vermeye başlıyor.
taz.gazete, İstanbul Havalimanı'nı mercek altına aldığı dosyada bu projenin insanlar, çevre ve ekonomi üzerindeki etkilerini inceliyor.

Daha fazla okumak için:
taz.atavist.com/istanbul-havalimani

Aladağ'daki yurt yangınına ilişkin dava bugün görülecek.

Aladağ için adalet

Aladağ’da Süleymancılar cemaatine bağlı bir derneğe ait kız öğrenci yurdunda 29 Kasım 2016 günü çıkan yangında 11’i çocuk 12 kişinin hayatını kaybetmesi ile ilgili dava bugün görülecek.

KUTLU ESENDEMIR, 2017-05-30

29 Kasım 2016 günü, akşam 19:00 saatleri… Adana’nın Aladağ ilçesinde, resmi adı ‚‚Tahsil Çağındaki Talebelerin Eğitimi Derneği‘‘ olan kuruluşa ait ve ortaokul çağındaki kız öğrencilerin kaldığı yurt binasında çocuklar dinleniyorlar. Hava oldukça soğuk. Yurdun birinci ve ikinci katındaki elektrik panelinde kıvılcımlar oluşuyor. Çıkan yangın, kısa sürede tüm binayı sarıyor.

Adana’nın Aladağ ilçesindeki kız öğrenci yurdunda 29 Kasım 2016 tarihinde çıkan yangınında yaşları 4 ila 16 arasındaki 11 çocuk ve bir çalışanın yaşamını yitirmesi ile ilgili dava bugün Adana Kozan’da görülmeye başlanıyor.

Yurt genelinde kurduğu Kuran ve camii kursu dernekleriyle bilinen Süleymancılar Tarikatı’na ait olan yurtta ilgili davada, tarikat mensuplarının ailelere baskı yaptığı ileri sürülüyor. 15 Temmuz darbe girişimi ardından, devlet kadrolarından tasfiye edilen Fethullah Gülen Cemaati üyelerinin yerlerini doldurduğu öne sürülen cemaatlerden biri de Süleymancılar.

Ailelerin verdikleri ifadelere ve avukatlarından alınan bilgilere göre, aileler aslında çocuklarını yanlarında okutmak istemiş ama köyde okul yokmuş. Mevcut ilkokulun çatısı çökmüş. Zaten sert geçen kışın ardından bir çoğunun da evinde hasar, çatısında çökme olmuş. Bu koşullarda çocuklarını okutamayacaklarını anlayan köylüler kalkıp Aladağ ilçesine gelmişler ve çocukları için yurt istemişler.

Aladağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, onları Süleymancılar Tarikatı’nın yurduna yönlendirmiş. Aileler ilk başta istememişler. „Devlet yurdu olsun“ demişler. Mevcut devlet yurdu bir sebeple yıkılmış. İlçe Milli Eğitim Müdürü de ailelere “Ya cemaat yurdunda kalacaklar, ya da ev tutun okutun çocuklarınızı“ demiş.

Çocuklar şikayetçiydi

Bunun üzerine çaresiz kalan aileler istemeye istemeye çocukları cemaatin yurduna vermişler. Temel eğitimden çok dini eğitime yönlendirilen çocuklara ders saatlerinde farklı işler veren eğitmenler, bu şikayetleri dile getiren çocukların ailelerini, tabii özellikle babalarını, “Kız yurdu“ olduğu için içeri sokmuyorlarmış.

Çocuklar sık sık şikayet ediyorlarmış. Sürekli bulaşık yıkamak, tuvalet temizlemek zorunda kalıyorlarmış. Aç kaldıklarını söylüyorlarmış. Arada yakındaki bakkala kaçıp cips, kraker gibi yiyecekler alıyorlarmış. Yangın esnasında yangın çıkış kapısının da kilitli olma nedeninin, bu kaçışlar olduğu belirtiliyor.

Peki yurt çalışanları bu aşamada, neden müdahale edemiyor? Bu sorunun yanıtını ailelerin avukatı Gökhan Çelik’ten alıyoruz:

“Yurtta, 'belletmen’ kadın çalışanlar mevcut. Tanık anlatımlarına göre belletmenler olay esnasında başka misafir kadınlarla birlikte yurda bitişik bir binada, Kuran okunması amacıyla toplanıyorlar. Belletmenler bu yüzden çocukları akşam yemeği sonrası erkenden istirahate geçiriyor. Olay anında çocuklarla birlikte yurt binasında olması gereken belletmenler misafirlikte ve Kuran okunmakla meşgul!“

Korku dolu anlar

Yangının başladığını gören çevre sakinleri önce kendi çabalarıyla yangına müdahale etmeye çalışıyorlar. Hatta bina içerisinde oluşan kıvılcımlanmayı belletmenlerden birisi söndürmeye kalkıyor. Tanıkların anlatımına göre, yurt binası içerisinde büyük bir telaş hakim.

Öğrenciler giriş katından sırasıyla üst katlara ilerleyerek yangından uzaklaşmaya çalışıyorlar. İmkan bulabilenler ilk fırsatta giriş kapısından kaçmayı başarıyor. Üst katlara ilerleyenlerin bir kısmıysa pencerelere yöneliyor ve çevreden gelenlerin açtıkları battaniye gibi malzemelerin üzerine atlayarak kaçmaya çalışıyorlar.

Çocukların bir çoğu yüksekten düşerek yaralanıyor. Olay yerine 150 metre uzaklıktaki itfaiye, ancak yangın 3. kata sıçradığında ulaşabiliyor. Yurttaki yangın merdivenine açılan kapıların kulplarınınsa bulunmadığı ileri sürülüyor. Kapıdan kaçarak, camlardan atlayarak yaralı çocuklar dışında, 3. kata sığınan insanlar kaçacak yer bulamıyor. 11 öğrenci ve bir yurt çalışanı, büyük ihmaller sonucu yaşamını yitiriyor.

Hastanedeki yaralı çocuklara sosyal destek veren eczacı Özlem Dündar, Adana’da yaşayan bir aktivist. Faciayı duyar duymaz, gönüllü arkadaşlarıyla birlikte harekete geçiyorlar:

“Aladağ'da hastane olmadığı için yaralıların ve cenazelerin Adana'ya getirileceğini öğrendik. İlk geceden itibaren yaralıların getirildiği hastanelere gitmeye başladık. Hangi hastanede kaç yaralı olduğunu tespit ettik ve sonrasında düzenli olarak çocukları ve ailelerini ziyarete gittik. Bu ziyaretler sırasında ailelerin ve çocukların verdiği bilgilerle olayın sadece ihmal, kaza veya yangın olmadığının farkına vardık. Aynı zamanda eğitim sisteminin devlet eliyle tarikatlara devredilmiş olduğuna tanıklık ettik.“

35 kg etin peşinde

Gazeteci Rıfat Doğan, diken.com.tr haber sitesinde, 16 Ocak 2017 tarihli haberinde, yangından hemen iki gün sonra yurt görevlisi Mahmut Deniz, savcılığa başvurarak yurdun buzdolabında kalan 35 kilogram etin kendilerine iadesini istediğini belirtti. Savcılık, aynı gün harekete geçti, yurttaki derin dondurucudaki 35 kilogram dana etini sonradan tutuklanan Deniz’in avukatına teslim edildi.

Yangında ihmali bulunduğundan dolayı tutuklu yargılanan Deniz, yurttaki etlerinin peşine düştüğü sırada, Adana’da yaşananları da Eczacı Dündar şöyle anlatıyor:

“Hastanede dehşete kapılmıştık. İlk gece hastaneye gelenler dumandan etkilenme, yanık, ayak-bacak kırıkları, çene kırığı gibi şikayeti olan çocuklardı. 3. kattan atlamak zorunda kalmışlardı.“

Ailelere tarikat baskısı

Yangınla ilgili başlatılan soruşturma Mayıs ayı başında tamamlandı. Halen yurt müdürü, yurt görevlisi ve dernek yönetiminde olan 7 tutuklu sanık bulunan dava 30 Mayıs’ta başlayacak. Dava gününe dek evlatlarını yangına kurban veren aileler neler yaşadı? Av. Çelik bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Mağdur aileler olayın yaşandığı andan itibaren gerek defin sürecinde, gerekse hastanedeki tedavi süreçlerinde, Süleymancılar’ın baskı ve ikna çabalarına maruz kaldı. Süleymancılar’ın avukatları, din adamları ve bir takım aracı kişilerce ailelere şikayetlerinden vazgeçmeleri konusunda defaatle telkinlerde bulundu. Olayın takdiri ilahi olduğu, kurbanların kaderlerinin bu olduğu, tutuklu bulunan kişilerin masum oldukları defalarca söylendi. Yaralı kurtulan çocukların ailelerine ömür boyu eğitim masraflarının karşılanacağı ve çocukların yine Süleymancılar’la ilişkide bulunan özel okullarda ücretsiz okullarda okutulacakları vaat edildi. Ailelerin bir kısmı bu vaatler sonucu şikayetçi olmadı.“

Sosyal Haklar Derneği (SHD) Başkanı Melda Onur’un aktarımına göreyse, hastanede huzur bulan çocuklar neredeyse evlerine dönmek istemeyecek haldeydiler. Hepsinin okumak ve meslek sahibi olmak gibi arzuları var. Öğretmenlik ve doktorluk en çok istedikleri meslekler. Bir de İstanbul'a gelmek, görmek istiyorlar. Ailelerse kız çocuklarını okutmakta kararlılar, onların davalarından vazgeçmediler ve sonuna kadar gidip hesabını sormak istiyorlar.

KUTLU ESENDEMIR, 2017-05-30
GERI
YAZAR HAKKINDA