15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Ankara'daki Akıncı Üssü ile ilgili davanın duruşmasının birinci haftası geride kaldı. Sanıklar suçlamaları reddetti, darbe hala karanlıkta.
Türkiye'de geçen yıl 15 Temmuz günü meydana gelen darbe girişimin “komuta merkezi“ olduğu belirtilen Akıncı Üssü’ndeki faaliyetlere ilişkin davanın duruşmasının ilk haftası, bir yanda “idam isteriz“ sloganları, bir yanda sanıkların “adil yargılama istiyoruz“ talepleriyle geçti.
15 Temmuz darbe girişimin yaşandığı gece en hareketli noktalardan birisi Ankara’da bulunan Akıncı Hava Üssü'ydü. Rehin alınan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve bazı komutanlar darbe gecesi buraya getirildi. Buradan kalkan F-16 savaş uçakları ve helikopterler Ankara’da TBMM dahil olmak üzere birçok noktayı bombaladı. 486 kişinin yargılandığı dava, darbe girişiminin karanlıkta kalmış yönlerinin aydınlığa kavuşabilmesi için büyük önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakanlık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve TBMM'nin bombalanmasında mağdur olan milletvekilleri, davada müşteki olarak yer alıyor. Sanıklar hakkında, “Anayasayı ihlal, Cumhurbaşkanına suikast, yasama organını ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütü yönetmek, askeri komutanlıkların gasbı, kasten öldürme“ gibi gerekçelerle toplamda 303 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Davanın ilk duruşması 1 Ağustos günü Sincan Cezaevi Yerleşkesi’nde darbe girişimi için yaptırılan bin 500 kişilik salonda görülmeye başlandı. Duruşma öncesi AK Partili Sincan ve Kahramankazan ilçe belediyeleri tarafından cezaevi önüne çadırlar kuruldu. 15 Temmuz sonrasında haftalar süren etkinliklerde olduğu gibi burada da yurttaşlara çorba, su, çay dağıtıldığı görüldü.
Daha önce görülen darbe girişimi davalarında olduğu gibi bu duruşmaya “idam“ ve “tek tip kıyafet“ damgasını vurdu. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı cezaevi ve çevresinde bin 300 jandarmanın yanı sıra yüzlerce polis görev aldı. Zırhlı araçlar ve TOMA’lar konuşlandırıldı. Drone'lar sürekli havadan görüntü aldı. Duruşmayı izlemek için cezaevi önünde toplanan bazı şahıslar, polis bariyerlerini aşarak sanıkları linç etmeye çalıştı.
Hükümete yakın Takvim gazetesi ise sanıkların ABD markalı kıyafetler giydiğine dikkat çekerek “Üzerlerinde de özel seçilmiş ABD malı kıyafetler vardı. Üstlerine olan bağlılıklarını kanıtladılar“ içerikli haberiyle bu talebe arka çıktı.
Darbe girişiminin en kritik ismi olduğu belirtilen akademisyen Adil Öksüz'ün, Fethullah Gülen'in “Hava Kuvvetleri İmamı“ olduğu belirtiliyor. Öksüz, 16 Temmuz’da darbe Akıncı Üssü’nün hemen dışında yakalanmasının ardından Kazan ilçe Jandarma Komutanlığı'na götürülmüştü. Darbenin 'Gülen bağlantısı’nı ortaya koyacak en önemli kişi olan Öksüz, 17 Temmuz gecesi savcılıkta ifade vermiş ve orada bulunma sebebinin „arsa bakmak“ olduğunu beyan etmişti.
Hakkında kuvvetli şüphe bulunmasına ve savcının tutuklama talebine rağmen 18 Temmuz sabahı adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Öksüz'ü sorgulayan serbest bırakan hâkimler hakkında soruşturma başlatılmıştı. Davada Öksüz ile birlikte 7 kişi hakkında daha yakalama kararı bulunuyor.
Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk ise davada „askeri kanadın bir numarası“ iddiasıyla yargılanıyor. Gözaltına alındıktan sonra darp edildiğine dair görüntülerle de hatırlanan Öztürk’ün o gece Akıncı Üssü’ndeki faaliyetlerini “sivil imamlar“ olduğu ileri sürülen kişilerle birlikte koordine ettiği belirtiliyor.
Akıncı üssü davasının ilk duruşmasının 4. gününde savunma yapan Öztürk, 46 yıllık pilotluk hayatında bir çok operasyona katıldığını belirterek, „Keşke bu operasyonlardan birinde ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım“ dedi. Öztürk savunmasında ayrıca „15 Temmuz'u FETÖ'cü bir grubun dış güçlerin desteğiyle yaptığını düşünüyorum“ dedi. 7 Ağustos günü savunmasına devam eden Öztürk, „darbe“ kelimesini ilk kez Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'dan duyduğunu ifade etti.
Aynı şekilde darbe girişiminde rol oynadığı belirtilen işadamı Kemal Batmaz, belgesel yapımcısı Nurettin Oruç ve Anafartalar Koleji'nin sahibi Hakan Çiçek de dava kapsamında yargılanıyor. İddianamedeki bilgilere göre Öksüz, Batmaz, Çiçek ve Oruç aynı dönemlerde ABD seyahati gerçekleştirdi.
“Sivil imam“ olduğu iddia edilen Kemal Batmaz da savunma yaptı. Batmaz’ın darbe girişiminden 4 gün önce ABD’ye gittiği uçakta yolcular arasında Adil Öksüz’ün de bulunduğu, Batmaz ve Öksüz'ün 13 Temmuz’da yine aynı uçakla İstanbul’a döndükleri soruşturma aşamasında ortaya çıktı. Batmaz, savunmasında bunun tesadüf olduğunu savundu.
İddianameye eklenen HTS kayıtlarına göre; 2010 yılı itibari Adil Öksüz’ün kullandığı telefonla adına kayıtlı telefon arasında 925 kez görüşme yapıldığı tespit edildi. Batmaz, darbe girişimi sonrası Öksüz gibi üsse yakın bir bölgede yakalandı. Orada bulunma sebebini “tarla bakmaya gittim“ diye açıklayan Batmaz, darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü 143. Filo'daki güvenlik kameraları görüntülerinin kendisine ait olmadığını iddia etti.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi içerisindeki duruşma salonunda görülen davada ‚sivil imam‘ Nurettin Oruç'un da çapraz sorgusu tamamlandı. Sanığın avukatı Ertuğrul Cem Cihan savunma yaptı. Cihan'ın, „müvekkilinin işkence gördüğünü ve cezaevinde tecrit edildiğini“ söylemesi salondaki müşteki yakınlarından tepki gördü. Avukata küfür eden bir kişi salondan çıkartıldı.
Davada yargılanan bir diğer sivil isim olan Hakan Çiçek ise o akşam Akıncı Üssü’nde olduğunu kabul etti ve Albay Ahmet Özçetin’in kokteyl daveti için orada bulunduğunu söyledi. Özçetin ise, ifadesinde Çiçek'i tanımadığını belirtmişti. Çiçek, darbeye karıştığı iddialarını ise reddederek, “Mahkemenizden sadece hayatımın geri kalanını tekrar kazanmak için adil ve hukuki bir yargılanma talep ediyorum“ dedi.
Duruşma 29 Ağustos’a kadar devam edecek. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, davanın yıl sonuna kadar sonuçlandırılacağını belirtti. Sanıkların “adil yargılama“ ile dışarıda atılan “idam isteriz“ sloganları gölgesinde geçen davada, 15 Temmuz’un karanlık noktalarının aydınlatılıp, aydınlatılmayacağı ise merak konusu.