Çoğunlukla Gülen cemaati mensupları tarafından kullanıldığı tahmin edilen ByLock uygulaması, muhalifleri cezalandırmak için kullanışlı bir kanıt haline geldi.
15 Temmuz darbe girişiminden bu yana görevden alınan ve tutuklananlar hakkındaki en yaygın gerekçe, ByLock isimli bir uygulamayı kullanmaları ya da kullanan kişilerle iletişim halinde olmaları. Bir mesajlaşma uygulaması olan ByLock'un, Gülen Cemaati'ne mensup bir şahıs tarafından ABD ve Türkiye'de geliştirilmiş olduğu düşünülüyor.
Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının yargılandığı davayla ilgili hazırlanan iddianamede, yazar Kadri Gürsel'in “ByLock kullanmasa da kullananlarla iletişimde olmakla“ suçlanması, hükümet nezdinde muhalefete karşı yöneltilen cadı avının somut bir örneği oldu. Bunun dışında pazardaki teyzeden okuldaki öğretmene pek çok kişi ByLock kullandığı iddiasıyla mağdur edildi. Peki, kitlesel bir tutuklama aracına dönüştürülmüş olan ByLock'u bu kadar tehlikeli bir suç unsuru yapan nedir?
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) emniyet birimleriyle paylaştığı bilgiye göre, darbe girişimine dek hiç kimsenin adını duymadığı bu uygulamanın Gülen Cemaati mensupları tarafından gizli iletişim kurmak için kullanıldığı ifade ediliyor. Bilişim uzmanlarının „kırılması kolay, amatör bir uygulama“ olarak nitelendirdikleri ByLock, 15 Temmuz darbesinden bu yana kullanışlı bir suç unsuru haline getirildi.
Bugüne kadar Bylock nedeniyle binlerce insan gözaltına alınsa da, bu insanların program üzerinden ne konuştukları, karşılarına delil olarak konulmadı. Sözcü gazetesi yazarı Can Ataklı, MİT'in hükümete verdiği ByLock listesinde 61 AK Partili vekil olduğunu ve listede bakanların da yer aldığını iddia etmişti.
A.B.D'de geliştirilen ByLock isimli mesajlaşma uygulaması, 2014 yılının Mart ayında Google Play ve Apple Store'da yerini aldı. MİT'in incelemelerine göre 600 bin kişi tarafından indirilen uygulamadan yapılan yazışmaların yüzde 98'i Türkçe dilindeydi.
Hürriyet Gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, Ekim 2016'da New York'ta ByLock uygulamasının patentine sahip olan David Keynes isimli şahısla bir röportaj yaptı. Uygulamanın cemaat mensubu olan ve „Tilki“ kodadlı biri tarafından yazıldığını söyleyen Keynes, ByLock'un ilk başta Silikon Vadisi'ne satılma umuduyla geliştirildiğini fakat sonrasında cemaatçiler tarafından „birbirlerine dua göndermek“ için sık bir şekilde kullanıldığını belirtti.
Keynes, Ekim 2015 itibariyle server firmasına ücret ödemeyi kestiğini ve bu nedenle ByLock’un Ocak 2016 itibariyle kullanımdan çıktığını anlattı. İsmail Saymaz'ın bu haberi hakkında, „ByLock'u hafife aldığı ve akladığı“ gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Saymaz'ın aynı haberi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ödüllendirildi. Oysa ki AKP'ye yakın Takvim gazetesine göre ByLock, „FETÖ operasyonlarında iz sürmede, örgütün şemasıyla birlikle hiyerarşisini de ortaya çıkarmakta büyük fayda sağlıyordu.“
Fatih Yağmur, İstanbul'da adliye muhabiri olarak çalışan ve Radikal Gazetesi'nden siyasi baskı yüzünden kovulan bir gazeteci. Darbe girişiminin ardından çeşitli gazeteler tarafından paylaşılan ve sayı olarak birbiriyle çelişen “MİT'in ByLock listesi“ haberlerinde isminin yer almadığını söyleyen Yağmur, birkaç ay önce twitter üzerinden bir dönem ByLock kullandığını açıkladı.
„Eğer bir adliye muhabiriyseniz savcılar, hakimler, emniyet müdürleri, avukatlar sizin haber kaynağınızdır“ diyen Yağmur, „Türkiye'de sabit hatlar dinlendiğinden, kaynağınızın uygun gördüğü uygulamayı kullanmanız gerekir. ByLock'tan önce Skype, Viber, Line kullanırdım. Telefonum koca bir uygulama çöplüğüne dönmüştü“ sözleriyle bu tehlikeli uygulamayı kullanma sebebini anlatıyor.
Mart 2014'te görüştüğü bir kaynak, Yağmur'a ByLock indirmesini söylüyor. „Gizli, şüpheli bir durum olduğunu düşünmedim. Hakimi, savcısı, polisi kullanıyorsa ben niye çekineyim?“ diyen Yağmur Radikal'den kovulduktan sonra uygulamayı kullanmayı bıraktığını söylüyor.
Şu anda havuz medyasında ByLock hakkında haberler yapanların, o dönem adliyedeki muhabir odasında kendisine bu uygulamayı tavsiye ettiğini söyleyen Yağmur, „Emniyet tutanaklarında ByLock listesinin bir excel dosyası olduğu yazıyor. Bu listeye istediklerini ekleyip, istediklerini çıkartıyorlar. Tamamen keyfi bir uygulama, eğer muhalifseniz ByLock kullanmaktan suçlusunuz. Fakat değilseniz bir problem yok.“ dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti;
„Eğer dolaylı yoldan ByLock kullananlarla iletişimde olanlar da suçlanabiliyorsa, sırf benim üzerimden kapıcısından gazete çalışanlarına, 1000'lerce kişi suçlu demektir. Bugün en önemli FETÖ soruşturmalarını yürüten hakim ve savcılarla da o dönem ByLock üzerinden görüşmelerim oldu.“
ByLock'un „teröristleri avlamak için“ etkili bir şekilde kullanılmasının örnekleri, basında çıkan bazı haberlerle de gösterilebilir. Geçtiğimiz hafta Aksaray'da pazarda sebze alışverişi yapan Gülen D., ByLock kullandığı gerekçesiyle emniyet güçleri tarafından gözaltına alındı. Sonradan ByLock'un Gülen D.'nin telefonuna kendisiyle geçinemeyen gelini tarafından yüklendiği ortaya çıktı.
Kütahya Simav’da rehberlik öğretmeni olarak görev yapan Munise İnan Demir ise „ByLock’ kullancısı olduğu iddiasıyla“ 13 Ekim 2016 tarihinde açığa alındı ve 7 Şubat 2017’de meslekten ihraç edildi. 2013’ten bu yana kullandığı telefonunu bir adli bilişim uzmanına inceleten ve ByLock kullanmadığını ifade eden Demir; “Hayal edin, bir gün hiç suçunuz yokken terörist listelerinde isminiz yayınlanıp itibarınızdan, mesleğinizden, gelirinizden oluyorsunuz. Ardından terör zanlısı olarak adli işlem görüyorsunuz. Vatan haini muamelesi görmek çok canımı yakıyor.“ ifadelerini kullandı.
Temmuz ayında diğer hak savunucularıyla birlikte Büyükada’da gözaltına alınan ve ardından tutuklanan İnsan Hakları Gündemi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Veli Acu da, Silivri Cezaevi'nden gönderdiği mesajda, „Adadaki toplantıya BM Dünya Gıda Programı Gaziantep Ofisi’nde programı yürüten kişi olarak katıldım. BM’de çalıştığım sırada Kalkınma Bakanlığı’nda çalışan biri beni aramış ve BM’ye iş başvurusu için bilgi almış. Bu kişi işten atılmış ve telefonunda ByLock varmış. Bu nedenle tutukluyum.“ dedi.