Ekonomide „mış gibi yapmak“ dönemine geçildi. Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5.1 büyüdüğü açıklansa uzmanlar şüphe duyuyor.
Türkiye ekonomisi, geçen Pazartesi günü yayımlanan resmi verilere göre yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5.1 büyüdü. Büyümeye en büyük katkı yatırımlardan geldi. Veriler piyasalar tarafından olumlu karşılansa da milli gelirin alt bileşenlerine bakıldığında yamalar ortaya çıkıyor. Commerzbank stratejisti Lutz Karpowitz, „resmi büyüme verilerinin şüphelinin ötesinde ve belki de siyasi olarak etkilenmiş olabileceğini“ belirtti.
TÜİK, büyüme hesaplama yöntemini Aralık 2016’da değiştirmişti. Kurum, yeni yöntemin Eurostat kurallarıyla uyumlu olduğunu söylese de bu tarih itibarıyla „mış gibi yapmak“ dönemi’ne geçildi. Yeni hesaplama yöntemiyle yatırımlar daha yüksekmiş, milli gelir daha fazlaymış, kişi başına gelir ise artmış gibi görünüyor. Öyle ki TÜİK verilerine bakarsak Türkiye, Asya ülkeleri gibi hızlı büyüyen, yüksek yatırım ve tasarruf sahibi bir ülke. Ancak bu yalnızca kâğıt üzerinde! İktisatçılar yeni yöntemin tutarsızlıklara yol açtığına dikkat çekerek, TÜİK’e mevcut serilerde iyileştirme yapması yönünde çağrı yapmıştı.
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre yatırımlar yüzde 5.1’lik büyümeye 2.9 puan katkı yaptı. Bu kalemi 1.9 puanla hanehalkı tüketimi ve 1.7 puanla net ihracat izledi. Diğer yandan devletin tüketim harcamaları ve stok değişimleri büyümeyi sırasıyla 0.6 ve 0.8 puan aşağı çekti.
2.9 puan ile büyümeye en büyük katkıyı sağlayan yatırımlar kaleminin ayrıntısına bakıldığında, milli gelir içinde yüzde 30 payı olan bu kalemin yarısından fazlasının inşaat sektörüne yapılan yatırımlardan oluştuğu görülüyor.
TÜİK’e göre 2013’ün ilk çeyreğinden bu yana en hızlı artışını kaydeden inşaat yatırımları ikinci çeyrekte yıllık olarak yüzde 25 arttı. Buna karşın toplam yatırımların yüzde 37’sini oluşturan makine ve teçhizat yatırımları yüzde 8.6 azaldı. Makine ve teçhizat yatırımları yılın ilk çeyreğinde de yüzde 12 gerilemişti. Buna göre istihdamı ve büyümeyi sürdürülebilir kılacak makine yatırımları keskin bir düşüş yaşaması, TÜİK verileri bunu kolayca görülür kılmıyor.
Öte yandan TÜİK’in açıkladığı bir başka veri olan inşaat istihdam endeksine göre yılın ikinci çeyreğinde inşaat sektöründe istihdam yüzde 2.1 azalmış görünüyor. Bu da inşaat yatırımlarındaki yüzde 25 artışla ilgili soru işaretleri yaratıyor.
Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erinç Yeldan, TÜİK verilerinin kuşkulu olmasının yanı sıra iktisatçılar açısından kullanışlı olmadığını, hükümetin değiştirdiği hesaplama yöntemiyle günü kurtardığını, farklı verilerin niteliksel, niceliksel ve trend olarak birbirini tutmadığını söyledi. Yeldan’a göre TÜİK’in milli gelir ve bileşenlerini artık cari fiyatlarla duyurması nedeniyle reel üretim, reel yatırım, reel tüketim gibi kavramlar kalmadı. Oysa iktisatçılar işçi başına üretim-hasıla oranı, gelir dağılımı, yatırımların verimliliği, dış ticaret gibi konularda reel verilerden yararlanıyor. Yeni yöntem nedeniyle bu hesaplamaları yapmak da zorlaştı.
Yatırımların inşaat aracılığıyla şişirildiğini vurgulayan Erinç Yeldan “Sanayiden uzaklaşmış bir yatırım deseni var. İnşaat dış ticarete kapalı bir sektör olduğu için döviz getirmiyor. Bu şekilde büyüme sürdürülebilir değil“ dedi.
Yeldan, sanayi üretim endeksi, hanehalkı iş gücü endeksi ve ulusal hesaplardaki kamu harcamaları verilerinin niteliksel olarak birbirini tutmadığına işaret etti ve şöyle devam etti: “Sanayi büyüyor gözüküyor, sanayide istihdam yok. Hizmetler küçülüyor gözükse de istihdam artışının çoğunluğu hizmetler sektöründe.
Berlin Ekonomi ve Hukuk Yüksekokulu'nda (HWR Berlin) misafir öğretim üyesi olan Doç. Dr.Ümit Akçay da TÜİK güncellemesi sonrasında, Türkiye ekonomisine ait göstergelerin güvenilirliğinin azaldığı görüşüne sahip;
“Bunun nedeni, yapılan güncelleme sonrasında TÜİK’in verilerinde birbiriyle uyumsuzlukların bulunması. Son verilerde de açıklanması gereken noktalar bulunuyor. Bu anlamda veri güvenilirliğinin tartışmaya açık hale gelmesinin tehlikeli bir gelişme olduğuna işaret etmek istiyorum.“
Verilerin güvenilirliği bir yana, büyümedeki canlanmanın kaynaklarına bakıldığında bir süredir Türkiye ekonomisinde görülen ana trendin devam ettiğini söyleyen Akçay, “Büyümenin sürmesi inşaat sektöründeki canlılıktan kaynaklanıyor, buna karşılık makine ve teçhizat yatırımlarındaki yavaşlama sürüyor.
Bu çeyrekte farklı olan dış ticaretin büyümeye olumlu katkı yapması, bu da büyük ölçüde Türkiye’nin önemli bir ihraç pazarı olan Avrupa’daki ılımlı ekonomik toparlanmadan kaynaklanıyor. Ek olarak, 2016’daki daralma sonrası kamunun devreye girmesiyle oluşturulan Kredi Garanti Fonu desteğinin ne kadar etkili olduğu ve bu desteğin ne kadar sürdürülebileceği halen yanıtlanması gereken sorular olarak duruyor“ dedi.
TÜİK verilerine göre büyümeye üçüncü büyük katkıyı net ihracat kalemi yaptı. İhracat senelik bazda yüzde 10.5 artarken ithalat büyümesi yüzde 2.3’te kaldı. Böylece dış ticaret büyümeye pozitif katkı sağlamış oldu. Haziran ayında Avrupa Birliği’nin ihracattaki payı yüzde 50.5’e ulaşmıştı. Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında ise Almanya başı çekiyor. Yılın ikinci çeyreğinde Almanya’ya yapılan ihracat 3.5 milyar doları geçiyor.
Mart ayında Kredi Garanti Fonu (KGF) ile kredilere verilen Hazine desteği genişletilmişti. Yatırımların artışında KGF’nin etkili olduğu belirtiliyor. Veriler, KGF kredilerinin özellikle inşaat kredilerine yönelmiş olabileceğini gösteriyor. Ancak artışta KGF etkisinin ne oranda olduğu ise belirsiz.
Öte yandan TÜİK verilerine göre 2016’da büyümenin en önemli itici güçlerinden birisi olan kamu harcamaları ikinci çeyrekte yüzde 4.3 daraldı. Aynı dönemde kamu kesiminin açığı 12.6 milyar TL, kamu kesiminin net borçlanması 13.6 milyar TL arttı. Bu da verilerdeki diğer bir tutarsızlık olarak kayda geçti.
Türkiye’de ekonomi yönetiminin net olmadığını belirten Akçay şunları söyledi: “Ekonomi politikaları önceden belirlenen bir stratejiye dayanmıyor. Bu ise Türkiye ekonomisinin uluslararası sermaye girişlerine bağımlılığını artırarak, sanayi üretim yapısını aşındırmaya devam ediyor. Açıklanan büyüme verilerinde ve büyümenin bileşiminde, bu kısırdöngüyü kıracak gelişmeleri izleyemiyoruz.“
Commerzbank’ın gelişen piyasalar stratejisti Lutz Karpowitz, „Türkiye – Şaka mı yapıyorsun?“ başlıklı yazısında büyüme verilerine dair şüphelere dikkat çekti. Bunlardan en dikkat çekeni TÜİK verilerine göre sabit yatırımların Nisan – Haziran'da yüzde 6 artış göstermesi. Çünkü doğrulanabilir uluslararası veriler tamamen farklı bir yönü işaret ediyor.
Örneğin IMF verilerine göre, doğrudan yabancı yatırım yılın ilk yarısında yüzde 8 azaldı. Commerzbank, “ekonomik mucize gerçekten yaşanıyorsa Türkiye için çok mutlu edici“ olduğu görüşünü paylaşırken, resmi verilerin mevcut durumla örtüşmediğini belirtti.