Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'nde olağanüstü bir sezon geçirse de, taraftarların çoğu maça gidemiyor. Elbette yasağı delenler de var. Leipzig izlenimi.
Türkiye, küme düşmek üzere olan bir futbol takımı gibi OHAL ile yönetilirken Türkiye’nin takımı Beşiktaş, olağanüstü bir Şampiyonlar Ligi sezonu geçiriyor. Takım, Leipzig RB’ye karşı 2-1 kazandığı son maçını oynamadan önce gruptan lider olarak çıkmayı garantilemiş olsa da, özellikle Avrupalı taraftarlar için bu sıradışı sezonun tadını kaçıran bir durum söz konusu: Yönetimin maçlara seyirci götürmeme kararı.
Geçen sene UEFA ligi çeyrek finalinde Olimpik Lyon’la oynanan maçta yaşanan tribün olaylarının ardından Beşiktaş’a Avrupa Kupalarında 2 yıl ertelemeli 1 yıl men cezası verildi. Beşiktaş Yönetimi, kararın ardından Avrupa’daki maçlara Türkiye’den taraftar götürülmeyeceğini açıkladı. Aylar öncesinden Almanya’daki Beşiktaş taraftar gruplarıyla görüşmeler yapıldı, Çarşı’nın Avrupa kolu olan Çarşı Berlin başta olmak üzere taraftar gruplarıyla mutabakat sağlandı. Zira Beşiktaş, bir Çarşı üyesinin ifadesiyle “maytap dahi patlasa ceza yiyecek“ durumda.
Çarşı Berlin'den Ekin Ö., yaşadığı hayal kırıklığını “Çok üzücü bir durum. Sadece 190 km gidip takımla birlikte bu zevki tribünde yaşayamamak çok acı. Ama gerçekten de en doğrusu aşkını feda edip devam etmek. Çünkü riziko çok büyük.“ sözleriyle anlatıyor.
Avrupa’da yaşayan Türkiyeliler için Beşiktaş'ı tribünde izlemek öyle kolay bir iş değil. İki haftada bir her haftasonu BJK İnönü Spor Kompleksi'ne gitmek onlar için mümkün değil. Beşiktaş’ın Avrupa’da bulundukları yere yakın bir takımla eşleşmesini beklemek, aylar öncesinden yapılan hazırlık ve güç bela karşılanan masraflar…
Taraftarlar, yasağa rağmen futbol takımının oyuncularına moral verip, yalnız olmadıklarını göstermek için Beşiktaş'ın Leipzig’de kaldıkları otele gitme kararı alıyor. Berlin Hauptbahnhof’tan içinde 30 kişinin olduğu bir otobüs kalkıyor.
Berlinlilerin yanı sıra İstanbul’dan sadece bu maç için gelenler de var. Ekipteki gençler önceki akşamki eğlenceyi biraz fazla kaçırmış olsalar da otobüste hep bir ağızdan tezahürat yapıyorlar: “En güzel duyguların sebebi Kartal…Bir gün olsa senden vazgeçmedik Kartal…“
Bakırköy’den sadece bu maç için Almanya’ya gelen Batuhan, “Kuralar çekildiği anda aldık biletleri, giremeyeceğimizi biliyorduk ama yine de…“ diyerek kanıksıyor durumu. Otobüs, Beşiktaş'a duydukları sevginin cefasını çeken bu insanlarla dolu. Karaborsadan bulduğu biletle şansını deneyecek olan bir kişi de yok değil.
Taraftar otobüsü, birkaç sigara molasının ardından Leipzig’e varıyor. Son uyarılar yapılıyor, “Beyler sakın! Provokasyona gelmeyin. Kimsenin üzerinde sopa, çakı falan yok değil mi?“
30 kişi, siyah montlar, siyah bereler ve kahkahalarla tren garından otele doğru ilerliyorlar. Attıkları ellinci adımdan sonra polis ekipleri onları takibe alıyor. Beşiktaş’ı saatlerdir otelin önünde bekleyen başka insanlar da var. Tröndlinring’de bulunan otelin önündeki kalabalığın kış soğuğunda yaptığı tezahüratlardan çıkan nefes, sigara dumanına karışarak havayı deliyor. Sabırsız bekleyişin ardından futbolcular birer birer otobüse biniyorlar ve stada doğru yola çıkıyorlar. Bir tane meşale yakılsa da kıyamet kopmuyor.
“Beyler, slogan atmak, marş söylemek yok, efendi efendi gidip maçı izleyebileceğimiz bir yer bulacağız. Hadi!“
150 kişilik taraftar grubu, Tröndlinring’in kenarında birbirlerine bakıyor. Çarşı Berlin, 8-10 polis eşliğinde şehrin içine doğru yürümeye başlıyor. Sessizliği muhafaza etmek için bilinçli bir çaba sarfedildiği söylenebilir, görünürde kimse Beşiktaş’ın menfaatini tehlikeye atmak istemiyor. O sırada yandan yürüyen Türkiyeli bir adam Çarşı’yı görünce “Siyah“ diye bağırıyor ama karşılık bulamıyor. Tekrarlıyor: “Ee, siyah dedim, hani?“
“Beyaz!“ diye bağırıyor birkaç kişi.
“Şampiyon!“ diye devam ediyor, biraz daha yüksek sesle.
“Beşiktaş!“ Şimdi hep beraber.
Grup on metre daha ilerliyor. Tepelerinde bir helikopter uçarken Çarşı, Noel için kurulmuş pazarının sınırına dayanıyor. Alkışlar ve tezahüratlar yoluyla açığa çıkacak enerjiyi daha fazla içlerinde tutamıyorlar. Çarşı Berlin, şaşkın bakışlar arasında Noel pazarına dalıyor.
Sıcak şaraplarını yudumlayanlar hareketsizce yaşananları izliyorlar. Gözlerini açarak gülümsemekten başka yapabilecekleri bir şey yok, RB Leipzig atkısı takanlar da aynı tutum içerisindeler. Çarşı Berlin’in gençlerinden Ceyhun, bir çöp kutusunun üzerine çıkıp kalabalığa üçlü çektiriyor. Polis, kalabalığı bir yere girip, maçı olaysızca izlemesi yönünde tembihliyor. Böylesine bir grup nereye gidip maç izleyebilir ki? Bir polis memuru, durumu çözmek için Çarşı adına bir rezervasyon yapıyor. Beşiktaş sevdalıları, maçı Reichstrasse’de bir mekanda izliyorlar. Elbette buradakilerin büyük çoğunluğu stadyumda olmayı tercih ederdi. Ama yapacak bir şey yok.
Maçın oynandığı RB Arena’nın dışı, on binlerce insana rağmen sessiz. Çarşı Berlin’den Yücel S., 2-3 bin münferit taraftarın içeride olabileceğini söylemişti. Leipzig tarafından farklı tribünlerden alınan biletler, hep birlikte maçı seyretmek için yeterli olmasa da Beşiktaş taraftarının bunu bir engel olarak görmediği ortada. Sonuçta Başkan Fikret Orman ve yöneticilerle görüşüp söz verenler onlar değildi.
Normal şartlarda misafir takıma ayrılması gereken tribünde, üçlü-beşli arkadaş grupları, 10. dakikada öne geçen takımlarının performansından fazlasıyla memnun. Dağınık bir şekilde oturmuş başka taraftar gruplarına doğru bağırıyorlar ve karşılık buluyorlar. Leipzig’in iptal edilen golleriyle ortalık biraz gerilse de herhangi bir olay yaşanmıyor. Leipzig taraftarı, gruptaki diğer rakipleri Porto’nun da galibiyetinin kesinleşmesiyle sakinleşiyor. Beşiktaş yediği golün hemen ardından attığı ikinci golle galibiyeti alarak 14 puanla gruptan çıkıyor: bu yeni bir rekor.
Stadın dışında, insanlar arabalarına doğru yürürken içeriden “Şampiyon Beşiktaş“ sesleri duyuluyor: öyle görünüyor ki o 3-5 kişilik gruplar, maç sonunda bir araya gelip kendi tribünlerini oluşturmuşlar.
Beşiktaş, son 16’da kimle eşleşirse eşleşsin taraftarı peşinde olacak, tribünde ya da sokakta. Normal şartlarda taraftar, Şampiyonlar Ligi'nde takımının kolay bir takımla eşleşmesini ister. Lakin sırf “stada rahat bir şekilde gidip maçı tribünden izleyebileceklerini düşündükleri için“ Chelsea ile eşleşmek isteyenler de yok değil. Görünen o ki taraftarın gönlünde yatan, yenmek ya da yenilmek değil, Beşiktaş ile birlikte olmak.