„Cumhuriyet tarihi boyunca ‚Tek Türkiye‘ ideali için topluma giydiremedikleri ‚tek tip kıyafeti‘, cezaevindekilere giydirme denemeleri de başarısız olacaktır.“
Türkiye’de iktidarların ve hatta cemaatlerin toplumu tekleştirme çabası ne yazık ki kadim bir refleks. İktidarların renginin değişmesi devleti tek tip toplum hayalinden vazgeçirmemiş, bu hayal günümüzde İslami referanslarla yeniden üretilmiştir.
Geçen hafta Ak Parti iktidarınca çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle birlikte 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminin sembol uygulamalarından biri olan “tek tip kıyafet“ dayatması tekrar hayatımıza girmiş oldu. Tek tip kıyafet dayatmasının tutuklu ve hükümlülerin onurunu kırma ve onları peşinen cezalandırma amacı taşıdığı açık.
Ancak bu dayatmayı Cumhuriyet tarihi boyunca resmi ideolojinin toplumu dönüştürmek istediği “Tek Tip Türkiye“ gayesinin bir tezahürü olarak da görebiliriz.
Kemalist Cumhuriyet’in temel sloganı şuydu: “Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Dil“
Anadolu’da birçok dağda, şehirlerin en merkezi yerlerinde bu slogan yazılıydı. Kemalist sistemin gadrine uğramış İslami gruplar ise; eşitlik ve adalet vaadiyle iktidara geldiklerinde, bu sistemi en başta eleştirmiş ama iktidarlarının devamında ise ne yazık ki eski sistemin tahayyüllerini yeniden üretmiştir.
Örneğin, yıllar önce, bir dönemim muktediri olan İslamcı Gülen Cemaatine ait bir TV kanalında izlenme rekorları kıran “Tek Türkiye“ isimli bir dizi vardı. Dizide, Kürt sorunu diye bir meselenin olmadığı, bunun bir terör sorunu olduğu, teröristlerin de “gizli Ermeni“ veya “dönme Yahudi oldukları“, Kürtlerin ülkeyi bölmek isteyen batılıların oyunlarına kurban gittiği, dindar Türk öğretmenlerin ve askerlerin yoksul Kürtlere nasıl da yol gösterdiği ve yardımlar yaptığı anlatılmaktaydı.
Dizinin dili öylesine ırkçı, çatışmayı ve kutuplaşmayı o denli arttırıcıydı ki dizi hakkında insan hakları örgütleri suç duyurusu yapmak zorunda kalmıştı. Her daim hoşgörüden dem vuran, bu bağlamda “dinler arası diyalog“ kavramını diline pelesenk etmiş olan Gülen Cemaati'nin televizyonunda neredeyse bütün toplumsal gruplara yıllarca nefret söyleminde bulunuldu.
Yine 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yarattığı sistemi değiştirme vaadiyle iktidara gelen Ak Parti hükümeti “Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet“ sloganını İslami bir sunumla yeninden canlandırmış ve geniş kesimlere ezberletmiştir.
Gururla kitlelere ezberletilen ve İslamileştirilerek “Rabia“ işaretinde somutlaşan slogana şimdi de “Tek kıyafet“ eklenmiştir.
Yapılan değişiklikle, terör suçları ve Anayasal düzene karşı işlenen suçlarla yargılanan tutuklu ve hükümlüler duruşmaya sevk amaçlı cezaevi dışına çıkarılmaları durumunda tek tip kıyafet giyecek. Giymeyenlere ise çeşitli disiplin cezaları verilecek.
Bu değişiklik cezaevlerinde bulunan 50 binden fazla tutuklu ve hükümlüyü kapsıyor. Cezaevlerinde tutuklu bulunan 150’ye yakın gazetecinin büyük çoğunluğu ile Türkiye’nin 3. büyük partisi HDP’nin tutuklu 13 vekili de terör ve anayasal düzene karşı suçlardan yargılandıkları için tek tip kıyafet dayatmasıyla karşı karşıya kalacaklar.
12 Eylül’ün yarattığı hukuksal ve siyasal sistemi değiştirme hayallerini pazarlayarak iktidara gelenler şimdi 12 Eylül sisteminin bile vazgeçmek zorunda kaldığı yöntemleri kullanıyor.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin ilk icraatlarından biri de tutuklu ve hükümlülere tek tip kıyafet dayatması olmuştu. Yıllarca süren direniş, açlık grevleri ve duruşmalara iç çamaşırı ile çıkma eylemleriyle büyümüş ve nihayetinde tam 9 yıl sonra, 1989 yılında Danıştay kararı ile bu zulüm ortadan kaldırılmıştı.
Şimdi ise başta sözleri ve yazıları nedeniyle suçlanan gazeteci, yazar ve siyasetçiler olmak üzere binlerce tutukluya aynı zulüm tekrar uygulanmak isteniyor. 12 Eylül’ün darbecilerinin hayallerine sivil hükümet sahip çıkıyor. İnsanlık onuru, masumiyet karinesi yok sayılıyor ancak Cumhuriyet tarihi boyunca “Tek Türkiye“ ideali için topluma giydiremedikleri “tek tip kıyafeti“, cezaevindekilere giydirme denemeleri de başarısız olacaktır.
Çünkü Türkiye’de bastırılmaya çalışan tüm kesimler taleplerinden hiçbir zaman vazgeçmediler ve farklılıklarını, kimliklerini korudular. Bundan çeyrek yüzyıl öncesine kadar varlığı inkar edilen Kürtler, kimliklerini kabul ettirdiler. Hakeza Sünnileştirmeye çalışılan Aleviler taleplerinden vazgeçmediler. Benzer şekilde erkek egemenliğine karşı Kadın hareketi önemli yasal ve sosyal kazanımlar elde etti.
12 Eylül’de tek tip kıyafet dayatmasında tutukluların güçlü direnişleri ve dışarıdaki aydınların, gazetecilerin dayanışması karşısında iktidar bu dayatmadan vazgeçmek zorunda kaldı. Şimdi de HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş veya gazeteci Deniz Yücel gibi gibi birçok tutuklu bu kıyafeti giymeyeceğini açıkladı.
Dışarıda, bu dayatmaya karşı tutuklularla dayanışacak milyonlarca vicdan var. Bunun yanı sıra, 12 Eylül’den farklı olarak, bugün Türkiye AİHM kararlarına uymayı taahhüt etmiş bir devlettir. Bu dayatma da AİHM içtihatlarına aykırıdır. Bu koşullarda tek tip kıyafetin ne yasal ne de pratik açıdan uygulanabilirliği yoktur.