Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Allah’ın lütfu“ olarak değerlendirdiği darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile iktidar, muhalefetin karşı çıktığı düzenlemeleri keyfi olarak uygulama fırsatı buldu.
Türkiye’de 2016 yılında meydana gelen kanlı darbe girişiminden 5 gün sonra 20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal’in (OHAL) üzerinden 18 ay geçti. Bu süreçte 3'er aylık periyodlarla 6 kez uzatılan OHAL’de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a bağlı Bakanlar Kurulu’nun düzenlediği toplam 1194 maddelik, 30 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarıldı.
16 Nisan 2017'deki referandumda ciddi oy kaybeden AKP, OHAL, KHK’lar ve toplumsal baskı ile çıkış arama yolunu seçti. Eğitimden sağlığa, çevre düzenlemesinden ulusal güvenliğe pek çok düzenleme yapıldı. Anayasaya ve parlamento, KHK’lar yoluyla ile askıya alındı.
KHK’lar, yasama organını devre dışı bırakarak Erdoğan ve ona bağlı hükümetin ülkeyi keyfi olarak yönetmesine imkan verdi. Türkiye’nin imzaladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 15. maddesinde “Tahmin ve varsayıma göre OHAL uygulanmaz, uygulanması için tehlikenin mevcut ya da çok yakında gerçekleşmiş olması gerekir“ tanımı var. OHAL’in uzatılma gerekçesi ulusal güvenlik. Oysa pek çok KHK'nın güvenlikle bir ilgisi bulunmuyor.
CHP, HDP gibi muhalefet partileri ile sivil toplum kuruluşları ve barolar süren OHAL ile çıkarılan KHK’ları tam bu çerçeveden ele alıp tepki gösteriyor. CHP Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, 25 Aralık 2017 tarihinde partinin yönetim kurulu toplantısında darbenin sağladığı imkanların, iktidarı darbe bağımlısı haline getirdiğini ifade etti ve ekledi; „17 aydan bu yana OHAL ile ilgisi olmayan KHK’larla siyasal, hukuksal, toplumsal alanlarda düzenlemeler yapılıyor. Meclis feshedildi.“
Darbeyle sınırlı kalmayan KHK’lar çok geniş bir alana ulaştı. Demokrasi için Birlik platformunun OHAL'in 1. yılında yayınladığı rapor, düzenlemelerin yıkıcı etkisini ortaya koydu:
Temel hak ve özgürlükler ihlal edildi. İşkence geri döndü. Vekiller, gazeteciler, avukatlar, tutuklandı, belediyelere kayyum atandı, medya kuruluşları kapatıldı. Özel şirket ve kapısına kilit vurulan derneklerin mallarına el konuldu. Yine OHAL’de LGBTİ bireylere ve kadınlara yönelik şiddet artarken, Kürt bölgelerinde, sürgün, mülksüzleştirme ve yıkıma yol açtı. Kamu çalışanları, üniversite hocaları bir gecede işlerinden atılıp, aileleri ile açlığa mahkum edildi. KHK’lar ile öncelikli olarak güvenlik alanında düzenlemeler yapılsa da darbe ile tamamen alakasız uygulamalar da gerçekleşti. Sözgelimi usulsüz çevre düzenlemeleri ile kamu varlıkları ranta açıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eleştiriler karşısında her seferinde „OHAL’in Fransa’da da sürdüğü“ sözleriyle uygulamaları savundu. 5 Ocak günü OHAL’de Yeter Çalıştayı’nda konuşan insan hakları avukatı Duygu Köksal, iki ülkenin OHAL uygulamalarını kıyaslanınca temel farklar görüldüğünü ortaya koydu.
Fransa’da çıkarılan KHK’lar Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) denetiminde. Fransız AYM’si şu ana kadar OHAL kapsamında çıkan 9 yasadan 6’sını iptal etmiş durumda. Türkiye’de KHK’lar AYM’ye tabi değil- ki zaten AYM de işlevsizleşmiş durumda. 30 KHK’dan sadece 4’ü Meclis’ten geçti. Fakat onay bekleyenler de uygulanıyor.
Siyaseti ve toplumu kısa sürede yeniden dizayn eden KHK’lardan bazıları çok dikkat çekici. Terör suçlularına giydirilmesi öngörülen 'tek tip kıyafet’ uygulaması bunun örneklerinden biri. 24 Aralık tarihli 696 sayılı KHK ile başlatılan uygulama henüz meclise gelmezse de cezaevilerine şimdiden tek tip kıyafetler gönderildi. Çağdaş Hukuçular Derneği İstanbul Şube Başkanı avukat Gökmen Yeşil, Çarşamba günü Silivri Cezaevi'nde bu kıyafetlerin zorla giydirilmeye çalışıldığını ve tutuklulara şiddet uygulandığını ifade etti.
Yine 696 sayılı KHK’da “15 Temmuz darbe girişimi ve girişimin devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması için müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğu doğmayacağı“ hükmü yer aldı. Halkı kutuplaştırmaya ve muhalafete gözdağı vermeye yönelik KHK, toplumun büyük bölümünde, ‚iç savaşa zemin’ olarak değerlendirildi. Kararnamenin yarattığı infialin ardından açıklama yapan Başbakan Binali Yıldırım; ilgili maddenin geri çekilmeyeceğini söyledi.
KHK’larla ile düzenlenen alanların başında savunma ve emniyet var. Darbeden bu yana ordudan ciddi sayıda ihraç gerçekleştirildi. 669 sayılı KHK ile Hava, Kara ve Deniz kuvvetleri Milli Savunma Bakanlığına bağlanarak, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın kuvvet komutanlarına doğrudan emir vermesi sağlandı. 694 sayılı KHK kapsamında ise Milli İstihbarat Teşkilatı da (MİT) yine doğrudan Erdoğan rejimine bağlandı.
Gülen Cemaati tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, muhalif ve aydınlara yönelik bir cadı avı olarak kullanıldı. OHAL’den bu yana çıkarılan KHK’lar ile 117 üniversiteden 386’sı ‘Barış Akademisyeni’ olmak üzere 5822 eğitimci ihraç edildi. Bazılarının pasaportlarına el konularak, yurt dışına çıkmaları engellendi.
KHK’lar eliyle 2271 özel eğitim kurumunun yanı sıra 146 vakıf, 1427 dernek, 15 vakıf yüksek öğretim kuruluşu ve 19 sendika feshedildi. Kapatılan kurumlardan biri de amacını, “Çocukların yaşamını eşit, özgür ve onurlu bireyler olarak sürdürmesine katkı“ olarak tanımlayan Gündem Çocuk Derneği oldu. 677 sayılı KHK ile kapısına kilit vurulan derneğin üyesi Ezgi Koman; “Durum, gazetecilere ve akademisyenlere yönelik baskılardan ayrı tutulamaz“ dedi.
OHAL ve KHK’ların sadece ulusal güvenlik boyutunu ele almayan, fırsat bulmuşken kamusal yaşama da el atan düzenlemeler olduğunu anlatan ilginç örnekler ortaya çıktı. Yasaklanması gündemde olan evlilik programları tamamen kaldırılması da 690 KHK ile düzenlenerek, çocukların ekran başında olmadığı saat dilimlerinde yayınlanması hükmüne bağlandı.
Bursa’nın 107 bin nüfuslu Gemlik İlçesinin, „deprem riski gerekçesi“ ve 696 sayılı KHK ile yakınındaki zeytinlik bölgelerine taşınmasının önünü açan KHK, zeytin kanunu da deldi. Zeytinlik alanlarda bina inşa etmek suç sayılırken, yasaların dışına KHK ile çıkıldı. CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm KHK’ya; “İlçe taşımanın, terörle mücadele ile ne ilgisi var? Bu uygulamayla zeytin alanları ranta açılıyor, iktidar normal yollarla yapamadıklarını KHK’lar ile yapıyor“ sözleriyle tepki gösterdi.
AYM’nin 2014 yılında iptal ettiği şehiriçi toplu ulaşım ve bankacılık sektöründeki grev yasakları, Resmi Gazete’de yayımlanan 678 Sayılı KHK ile delindi. Yine darbe ya da güvenlik ile ilgisi olmayan grev ve işçi hakları sekteye uğradı. Erdoğan, Temmuz 2017'de yabancı yatırımcılara hitap ettiği konuşmasında „OHAL'i biz iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifade ederek anında müdahale ediyoruz“ ifadelerini kullandı.