Almanya'da oy kullanma işlemi başladı. Berlin'de siyasi partiler nasıl bir seçim kampanyası yürütüyor? Muhalefet için ortak bir mücadele söz konusu mu? Berlin sokaklarından bir izlenim.
Kreuzberg’deki Türk pazarı kalabalık. Pazarcılar, müşterileri ile ilgileniyor. Tezgahlardan, domates, çilek kokuları yayılıyor. Türkiyeli yurttaşların yoğun olarak yaşadığı semtte, „Küçük Türkiye“ resmini girişte yaklaşan seçimler için broşür dağıtanlar tamamlıyor. CHP üye ve gönüllülerine yönelik ilgiden memnun olduğu anlaşılan Berlin Temsilcisi Kenan Kolat gülümseyerek kalabalığın arasına karışıyor, halkla sohbete başlıyor.
24 Haziran'da “Cumhur ittifakı“na karşı „Millet ittifakı“ artı HDP'den oluşan muhalefet, demokrasi ve parlamenter sistemin yeniden inşasına odaklanmış durumda. CHP, bu temaya sadık kalmakla birlikte öncelikle yurt dışındaki seçmene hitap eden 9 maddelik bildiri hazırlamış; kapağında Muharrem İnce'nin fotoğrafı ve “Tek davam Türkiye“ yazısı var. İçeriğinde sadece Almanya'daki Türkiyelileri ilgilendiren, “Ucuz uçak bileti“, “Boşanma, miras, noter işlemlerinde bürokratik zorlukların kaldırılması“ gibi vaatler de bulunuyor.
Almanya'daki Türkiyeliler, ilk kez 10 Ağustos 2014’de, 12. Cumhurbaşkanı seçimi için sandığa gitti. Bu ilk seçime, Almanya’dan yüzde 15 gibi düşük bir katılım oldu. Sonraki dört seçimde katılım oranı giderek arttı ve 16 Nisan 2016 referandumunda yüzde 46’ya ulaştı. 1 milyon 430 bin kişi ile Avrupa’daki seçmenin neredeyse yarısını oluşturan Almanya’da toplam 654 bin oy kullanıldı.
Batı şehirlerinde “Evet“ ezici çoğunlukla kabul görürken Berlin’de sandığa giden 57 bin kişinin yüzde 51'i “Başkanlığa“ onay verdi, yüzde 49 “Hayır“ dedi. Aradaki fark, 152 oydan ibaretti. CHP teşkilatı, Wedding, Kottbusser ve Hermannplatz’dan seçmeni sandığa taşıyacak. Partiye, 25 gönüllü taksici de yardım edecek. Hasta, engelli ve yaşlılar, bu araçlarla oy kullanmaya götürülecek.
CHP Temsilcisi Kolat, “İlk hedefimiz, seçimlere katılımı arttırmak“ diyor: “Çünkü muhalif seçmen potansiyeli yüzde 60 ve sandığa gitmiyorlar.“ Kolat, bu sefer seçime daha çok kişinin katılacağını, konsolosluktaki sandıkların sayısının 10’dan 12’ye çıktığını söylüyor. Buna rağmen Berlin Konsolosluğu, kayıtlı seçmen sayısının arttığını doğrulamadı. Yönlendirdiği Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ise Konsolosluğun onları bu konuda henüz bilgilendirmediğini ifade etti. Anlaşılan, katılımda artış olup olmadığının tespiti seçimlerden sonraya kalacak.
Son seçimlerde olduğu gibi yurt dışında yaşayan Türkiyeliler de vekil adayı olarak gösterilebiliyor. Kenan Kolat, İstanbul 2. Bölge 20. sıra adayı. CHP geçen seçimlerde meclise aynı bölgeden sadece 8 vekil soktu. Yani Kolat aday gösterilse de seçilmesi neredeyse imkansız. Yıllardır siyasetin içinde olmasına rağmen arka sıralardan aday gösterilmesinden ötürü hayal kırıklığı yaşayan Kolat; “Muhalefet ve Cumhur ittifakı oyları arasında çok az fark olacak; bu kez seçimi Avrupa’nın belirlemesi mümkün. Motivasyon ikiye katlanabilirdi. Ayrıca Avrupa’da Türkiye siyaseti önemli“ ifadelerini kullanıyor.
Yine de Berlin’de parti içi tartışmalar, muhalif partiler arası çekişmelerde olduğu gibi seçim sonrasına bırakılmış durumda. CHP, “Millet İttifakı“ içindeki diğer partiler ve “dışarıda bırakılan“ HDP arasında bir köprü rolü üstlenmek için çaba gösteriyor. Muhalefeti oluşturan çeşitli partilerin yöntemleri farklı olsa da amaç aynı: „Tek adam yönetimini savuşturmak.“
CHP, Berlin’de, MHP’den kopan Meral Akşener öncülüğünde kurulan İYİ Parti ile deneyimlerini paylaşıyor. CHP üyeleri, ittifak ortağı İYİ parti toplantılarına katılıyor; sandık güvenliği için ortak adımlar atılıyor. Schöneberg’de bir çay bahçesinde oturan İbrahim Özdağ, kendini “Militan ülkücü“ olarak tanımlıyor. Dudağının iki yanından aşağı sarkan bıyıkları ona geleneksel bir MHP’li görünümü verse de, MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin saf değiştirmesi, onun partiden kopmasına yol açmış. Basit bir sorunun cevabını arıyor: “Yıllarca iktidarı eleştiren Bahçeli neden bir anda değişti?“
İbrahim Özdağ İYİ Parti’nin “abilerinden“ olduğu izlenimini veriyor. MHP’den kopuş sürecini, “Önce içeride muhalefete başladık. Meral Akşener’i, bir kadın lideri hazmettik ve kararımızı verdik“ sözleriyle anlatıyor. Uzun süre Berlin Türk Federasyonu'nun Bölge Başkanı olarak da görev yapan Özdağ, kendi hikayesinden “Türkiye sevdası“ konusuna çabuk geçiyor: “Erdoğan memleket sevgisini kendisine indirgedi. Ülke, kişisel çıkarları için heba oluyor.“
Erdoğan’ın “hamasete dayanan, diplomasiden uzak çıkışlarıyla,“ Avrupalı arkadaşlarıyla da arasını bozduğunu ifade eden Özdağ, Türkiye’nin birlik olabilme duygusuna tekrardan kavuşması gerektiğinin altını çiziyor.
Millet ittifakından dışlanan ve Türk milliyetçilerinin rahatsızlık duyduğu Kürt partisi HDP’nin de Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesinde kilit bir rol oynayacağının bilincinde olan Özdağ, “HDP’nin barajı geçmesini istiyoruz.“ ifadesini kullanıyor.
HDK/HDP Berlin Eş Sözcülüğü görevini yürüten Rezan Aksoy, İYİ Partili İbrahim Özdağ’ın “HDP’nin barajı gelmesini istiyoruz“ sözlerini duyduğunda gülümsüyor. Avrupa’daki pek çok siyasetçi, gazeteci ve akademisyen gibi Berlin’de sürgün hayatı süren Aksoy, aslen bir tiyatro yönetmeni. Aksoy, Türkiye’deki durum ile Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi“ oyunu arasında paralellikler görüyor; “Önümüzde iki seçenek var; ya tırmanışı engelleyeceğiz ya da kaybedeceğiz.“
HDK/HDP Berlin, Nisan ayında alınan erken seçim kararından hemen sonra toplantılara başlıyor. Boykot gibi “alternatif tartışmalar“ ya da “Erdoğan halkı demokratik bir seçime götürür mü? Kaybetse de bırakır mı?“ sorularının artık bir önemi yok. Oluşturulan komisyonda sürgündeki siyasetçiler Kemal Aktaş ve Ayhan Yıldırım ile Alman Die Linke (Sol Parti) vekili Hakan Taş gibi isimler yer alıyor. Kreuzberg, Neukölln, Schöneberg, Marzahn, Spandau ve Wedding’de seçim komiteleri örgütlenmiş durumda.
Berlin’deki bazı Türkiyeli akademisyenlerin de içinde olduğu 20 kişilik web ekibinin, sansürün her geçen gün yoğunlaştığı Türkiye’deki ve Avrupa’daki seçmene ulaşılmaya çalıştığını belirtiyor. Çünkü HDP, Türkiye’de ana akım medyada kendisine yer bulamıyor. 3 Haziran günü HDP, Berlin'de bir miting düzenledi. HDP Avrupa ve Berlin’deki stratejik hedeflerinden biri de kendi seçmeninin yanı sıra AKP’ye sırt çevirmiş Kürtler'e de ulaşmak; “AKP’den kopan Kürtler, kime oy vereceklerini bulmaya çalışıyor. Türkiye’de 2 sağ ittifak kuruldu. Tek sol seçenek HDP’dir.“
Türkiye siyaseti ile ilgilenen Alman vatandaşları da seçim-baraj ve HDP konusunu yakından takip ediyor. “Avrupa Türkiye’nin dış değil iç siyasetidir“ diyen Rezan Aksoy: “Liderler bazında ikiyüzlü ilişkiler sürüyor. Ancak AfD’lisinden Die Linke’lisine Alman vatandaşlarının tümü Erdoğan’a büyük antipati ile bakıyor, onu 'akıl sağlığı bozuk biri’ olarak niteliyorlar.“ ifadelerini kullanıyor.
Tüm muhalefet, „tek adam rejimini savuşturmak“ için mücadele ederken, 16 yıldır Türkiye'yi yöneten AKP ise, iktidarının devamını sürdürmeye çalışıyor. Normalde seçim kampanyası için canla başla çalışan AKP'de bu sefer bir sessizlik hakim. Seçim çalışmalarını öğrenmek için ulaşmaya çalıştığımız AKP, önce bir görüşme yapmayı kabul etti. Ertesi gün ise AKP Berlin ikinci başkanı, duruma sıcak bakmadıklarını belirterek, „Köln'deki seçim merkezinden gelen emirle“, bu görüşmeyi iptal etti. Anlaşılan, AKP'nin yarattığı korku iklimi, parti içinde de, Almanya'dan da hissediliyor. Çünkü Türkiye'deki tüm muhalif demokratik bileşenler için olduğu gibi, AKP için de bu seçimler bir ölüm-kalım meselesi.