Dersim'in Ovacık ilçesinde kooperatif üretim ve ücretsiz toplu taşıma var. „Komünist başkan“ Fatih Maçoğlu'nun modeli Türkiye'nin geleceği için bir umut olabilir mi?
Gecenin kör karanlığında Dersim şehir merkezinden Ovacık'a yola çıkan minibüs, hareket ettikten hemen sonra kimlik kontrolü için durduruldu. Kontrol sırasında Almanya'dan gelen bir yolcu mavi kartını jandarmaya uzattı. Türkiye vatandaşlığından yıllar önce çıkmış olan İbrahim Aktaş, kontrol bittiğinde “Artık küçük Moskova'dayım“ derken gülümsüyordu. Aktaş'ın bu benzetmesinin sebebi, Ovacık belediyesinin 2014 yılından bu yana komünist bir başkan tarafından yönetiliyor olması.
Türkiye Komünist Partisi'nin adayı olarak seçimlere giren Fatih Maçoğlu, belediye başkanı olmasıyla birlikte devlet arazilerini tarıma açtı. Buradan elde edilen gelirle öğrencilere burs, çiftçiye mazot ve tohum desteği verdi. Geçtiğimiz yılın eylül ayında Ovacık Kooperatifi'nin kurulmasıyla birlikte bölgede üretim ve satış da ayrı bir yapıya kavuştu.
Ovacık doğumlu olan Maçoğlu, aslen bir sağlık memuru. 50 yaşındaki belediye başkanı, kendisini 1968 kuşağının önemli bir siyasi figürü olan İbrahim Kaypakkaya'nın ideallerinin “demokratik alandaki faaliyetçisi“ olarak tanımlıyor. Takım elbiseli, kravatlı, alışıldık belediye başkanı kalıbından farklı bir resim çiziyor: Odasından koşar adımlarla kooperatif satış dükkanına gidip paketlemeye yardım ediyor, yük dolu pikaba çıkıp ürünleri kontrol ediyor, tarlada yurttaşlarla ekim yapıyor.
Sert bir kış yaşayan Ovacık'ta tarım altı ay sürüyor. Buğday, arpa, fasulye, bezelye ve barbunya ekiliyor; hayvancılık ve arıcılık yapılıyor. Kooperatif, komisyonculuğun önüne geçmek için arıcılık ve hayvancılıktan elde edilen ürünlere bölgedeki tüccarlardan daha yüksek ücret ödüyor.
“Ülke genelinde mevcut kooperatifçilik kârı ortaklarına ve üyelerine dağıtıyor. Bizim kooperatifte elde edilen gelir ortaklara dağıtılmaz, bu bölgedeki insanların tarım alanlarının gelişmesine ve eğitim alanlarına harcanır,“ diye anlatıyor Maçoğlu; Che Guevara'nın fotoğrafıyla dekore ettiği belediyedeki odasında.
Dersim'in Hozat, Mazgirt gibi diğer ilçelerinde de kooperatif kurulmasına öncülük etmiş. Önceleri 20-25 üreticileri varken bugün Ovacık'ın komşu ilçeleri ile birlikte, toplamda 600'ün üzerinde üretici kooperatife ürün veriyor.
Kısa zaman önce İstanbul'da iki, İzmir ve Ankara'da da birer kooperatif satış dükkanı açıldı. Maçoğlu, bu dükkanların eş zamanlı bir şekilde açılmadığı takdirde ürünleri „tüketiciyi sömüren“ alışveriş merkezlerine satmak zorunda kalacaklarını söylüyor. Devletle aralarında çok sert çelişkiler olduğunu, iktidarın yasal düzenlemelerle kendilerine “sopa salladığını“ ifade ediyor. Bu baskıyla mücadele etmek içinse bir “Sosyalist belediyeler birliği“ kurmayı öneriyor: “Yedi sekiz belediye kazanırsak ve ortak çalışırsak kendi ayaklarımızın üzerinde durabiliriz. Sadece bir iki belediye ile kalırsak yerimizde sayarız.“
Kürt siyasi hareketinin kimlik öncelikli bir yaklaşımı olduğunu düşünen Fatih Maçoğlu, bunun Dersim genelindeki sınıf mücadelesi odaklı siyaset ile çelişki oluşturduğunu söylüyor: “Yerel yönetimler konusunda Kürt hareketi kendini bu coğrafyanın sahibi olarak görüyordu. Fakat biz tüm sosyalistlerin bir araya geldiği geniş bir çevre oluşturmak istiyoruz.“
Almanya'dan gelen İbrahim Aktaş, “Belediye komünist olunca“ Ovacık'a daha sık gelmeye başladığını anlatıyor. 1938'de yaşanan Dersim Katliamı'ndan sonra ailesi Konya'ya sürgüne gitmiş. Kendisi de 1972'de Almanya'ya işçi olarak yerleşmiş. Bugün 70 yaşında olan Aktaş, 30 yıl Radolfzell şehrindeki bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalışmış ve Alman vatandaşlığına geçmiş. Geçtiğimiz eylül ayında Ovacık'ın merkezinde arsa alıp konut inşasına başlamış. Kendisi gibi Almanya'dan gelip Ovacık'ta bir eve sahip olmak isteyenlerin sayısında artış olduğunu söylüyor.
Yaşadığı ev içi şiddetten dolayı Ovacık'ı umut olarak görüp dönenler de var. Paketlemede tam zamanlı çalışan beş kadından birisi olan Emine Girgin, on yıl boyunca İstanbul'da bir fabrikada çalıştıktan sonra ev içinde yaşadığı şiddetten uzaklaşmak umuduyla ilçeye dönmüş. İki çocuk annesi olan Girgin aslında CHP seçmeni olduğunu ifade ediyor.
„Burada okul servisleri ve yemekler ücretsiz. Ben burada İstanbul'da aldığımın yarısını, yani sadece asgari ücret kazanıyorum. Fakat yetiyor. Ovacık gurur kaynağı,“ derken gözlerinin içi gülüyor. Diyarbakır'da asgari ücretle çalıştığı işinden keyfi bir şekilde çıkarıldıktan sonra memleketi Ovacık'a kooperatif gönüllüsü olmaya gelen 27 yaşındaki Cihan Durna da Ovacık'ın ekonomik modeline vurgu yapıyor. Diyarbakır'daki siyasi mücadelenin Kürt ulusal talepleri ve kimliği üzerinden tanımlandığını anlatıyor ve ekliyor: “Emek-sermaye çelişkisi Diyarbakır'da kendisini daha belirgin hissettiriyor.“ Ovacık deneyiminin farklı olduğuna ve büyütülmesi gerektiğine inanan Durna, “Burada ekonomik altyapının dönüşümüne dair bir plan var,“ diyor.
Tarlalardan toplanan ürünler, gürültüsüyle sağır eden ayıklama bandının başına dizilmiş işçiler tarafından ayıklanıyor. Çoğunluğu kadın olan bu işçilerden biri de 45 yaşındaki üç çocuk annesi Nurcan Doğan.
Doğan geçtiğimiz sezon ilk defa kooperatife adını yazdırmış. O sezon ona haftada sadece üç gün iş verilmiş, bu sezondaysa iki. Eşinden boşanmış, çocuklarına tek başına bakan Doğan'ın konuşurken gözleri doluyor: “Bu iş benim için bir kurtuluş değil. Kar yağınca duracak. Paraya ihtiyacımız çok.“
Eleme işinde çalışmak için 70 kişi adını listeye yazdırmış. Dönüşümlü olarak işe çağırılıyorlar. „Evde çalışan yoksa, kadının eşi, çocuğu hastaysa günlük iş önceliği ona veriliyor. Eşitlik kavramına önem veriyoruz“ diye anlatıyor, kooperatifin koordinatörü Barış Aydoğdu.
İlçe merkezinde yöresel ürünler satan bir bakkaliyenin kapısında bir kadın güneşin altında oturmuş, önündeki tepside satacağı nohutları ayıklıyor. Geçen sezon kooperatifte çalışmak için başvurduğunu, fakat onu işe almadıklarını söylüyor; kayırmacılık yapıldığını öne sürüyor.
Haber çıkmayınca bakkaliyede iş bulan kadın, haftanın her günü 14 saat çalışıp, asgari ücret bile alamadığından şikayetçi. Kooperatifin “belli bir zümrenin elinde“ olduğunu düşünüyor: “Kooperatif bizlere de gelir imkanı vermeli. Halen ekilmeyen araziler var.“
“Ovacık modeli“ olarak anılan kooperatif çalışmaları kentin ilçelerinde üretimin artmasına yol açsa da, 30 yaş altı gençler arasında işsizlik ve dışarıya göç devam ediyor. Ovacık'ın nüfusu dört yıldır yüzer yüzer azalıyor. Şu an ilçenin nüfusu 6 bin civarında. Gençlerin kooperatife katılımı düşük kalıyor.
Maçoğlu'na göre komünist bir belediye başkanının seçilmesiyle Ovacık'ta turizm de epey gelişmiş. Maçoğlu ilçeyi son bir yıl içinde 180 bin kişinin ziyaret ettiğini söylüyor.
Fatih Maçoğlu'nun danışmanı Cafer Sevgül, „Komünizm turizmi“ gelişti diyerek konuşmaya dahil oluyor. Ağır ağır konuşan Sevgül, aslında 2016'daki darbe girişiminin ardından OHAL sürecinde ihraç edilmiş bir öğretmen.
Her baharda belediyenin önüne büyük otobüslerin çekildiğini, turistlerin derin bir merakla mütevazi tek katlı, on göz odalı belediyeyi gezdiğini aktarıyor. Kitaplıkla çevrili belediyenin girişinde neredeyse tüm belediyelerde asılı duran Atatürk veya Erdoğan portresinin olmayışı belediyeyi en başından farklı kılıyor.
Yeni dergimiz çıktı: Bu yazının ilk versiyonu taz.gazete'nin yeni dergisinde yayımlandı. Dergiyi buradan sipariş edebilirsiniz.