İstanbul Havalimanı, 6 Nisan'dan itibaren tam kapasite hizmet vermeye başlıyor.
taz.gazete, İstanbul Havalimanı'nı mercek altına aldığı dosyada bu projenin insanlar, çevre ve ekonomi üzerindeki etkilerini inceliyor.

Daha fazla okumak için:
taz.atavist.com/istanbul-havalimani

Avukat Can Atalay: „Bu rezil suçlamalara mahkemede yanıt vermek benim için bir onur borcu.“

„Bu bir başlangıç olabilir“

Gezi Parkı soruşturması kapsamında „örgüt yöneticiliğiyle“ suçlanan ve hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle iddianame hazırlanan avukat Can Atalay taz.gazete'ye konuştu.

TUNCA ÖĞRETEN, 2019-02-26

İnsan hakları aktivisti ve iş insanı Osman Kavala’nın bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu Gezi soruşturması tamamlandı. İstanbul Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame mahkemenin onayına sunuldu.

Resmi haber ajansı AA’da çıkan habere göre 657 sayfadan oluşan iddianamede, Kavala’nın dışında avukat Can Atalay, oyuncu Mehmet Ali Alabora, mimar Ayşe Mücella Yapıcı ve gazeteci Can Dündar’ın da aralarında bulunduğu ikisi tutuklu altısı firari 16 kişi „şüpheli“ yer aldı.

taz.gazete'yle yaptığı söyleşide toplumsal muhalefetin yeni soruşturmalarla torbaya dahil edilme ihtimaline dikkat çeken Can Atalay, Gezi’den hemen sonra başlatılan soruşturmanın Fethullahçı polis ve savcılarla birlikte hazırlandığını da ifade etti.

taz.gazete: Soruşturmanın tamamlanması ve iddianamenin hazırlanması ne anlama geliyor?

Can Atalay: AKP’ye yakın medyaya sızdırılan iddianame detaylarına göre bunun bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Bugüne dek yürütülen soruşturmadan, sorulan sorulardan ben dahil birkaç kişi hakkında 312. maddeden (Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüs) iddianame hazırlanacağını tahmin ediyordum. Ancak 16 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemek, “Bu bir örgüttür. Bu 16 kişi de örgütün yöneticisidir. Bu örgütün bir de üyeleri var“ demek oluyor.

Örgüt üyeleri de Gezi’ye katılan halk mı oluyor yani?

Herhalde Gezi’ye katılan ya da destek veren birkaç yüz bin insanı da örgüt üyeliğinden yargılayacaklar. Öncelikle solun örgütsüz kesimlerine yönelik bir soruşturma ya da operasyon başlatabilirler.

Hakkında iddianame hazırlanan 16 kişinin hepsi solu temsil etmiyor ama…

Tabii. Sol ile ilgili olmayan şüphelileri muhtemelen 'Gezi, Batı’nın manipülasyonu ve parasıyla yapılmış bir darbe girişimiydi’yi göstermek için dosyaya eklemiş olduklarını düşünüyorum. Yani tarihi baştan, istedikleri gibi yazmak istiyorlar. Dolayısıyla bu artık yalnızca sola değil, toplumsal muhalefetin tümüne açılmış bir torbadır.

Sizler Gezi için ne ifade ediyordunuz da hakkınızda böyle bir iddianame hazırlandı?

Osman Kavala Gezi’ye gelmiştir ama iddianamede bahsedildiği ölçüde Gezi ile bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Gezi’nin finansörü olduğu yönündeki iddiaysa tamamen saçmalık. Gezi’yi finanse etmek ne Kavala’nın, ne de başka birinin haddidir. Finanse edilebilecek bir şey de değildi zaten. Mücella Yapıcı ve ben ise o süreçte kitlelerin tercümanlığını üstlenmiştik. O nedenle soruşturmaya dahil edildiğimizi düşünüyorum.

2013 Haziran’daki Gezi protestolarından bu yana altı yıl geçti. İddianame hazırlanması için neden bu kadar beklendi?

Bunun tamamen bir Fethullahçı operasyonu olduğunu çok iyi biliyorum. Erdoğan’ın, ölüm ve sakatlanmalarla sonuçlanan sert polis müdahalelerini kastederek “Emri ben verdim“ dediği dönemde Fethullahçı savcı ve polislerle başlattılar. Hatta soruşturmayı yürütenlerden biri, 15 Temmuz darbe girişimindeki en ağır saldırı emirlerini veren, tankın içerisinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne kadar giden, 'Tankçı Mithat’ olarak anılan güvenlik şube eski müdürü Mithat Aynacı idi. Aslında operasyonu çok daha erken başlatmak istemişler. Ancak o tarihlerde AKP ile Fethullahçılar arasındaki kopuş başlayınca bu mesele önem sıralamasında aşağıya kaymış.

İddianamenin 31 Mart’taki yerel seçimlerden hemen önce hazırlanıp servis edilmesinin özel bir anlam taşıdığını düşünüyor musunuz?

Kesinlikle öyle. Bakın, Paris İstanbul’a kaç bin kilometre uzaklıkta… Ancak Sarı Yelekliler’in eylemleri nedeniyle burada sarı yelek satışlarını engellemeye çalıştılar. Bu iddianame ile halkın anayasal protesto haklarını yasaklamaya, hükümetin eleştirilmesini imkansız kılmaya çalışıyorlar.

İktidarın Gezi benzeri protestolardan korkarak hazırladığı bu iddianame, yeni bir Gezi’yi tetiklemez mi?

Bence diriltmez çünkü Gezi çok özel bir andı. Aynı şey bir kez daha modellenemez.

İddianamenin detaylarına dair ne biliyorsunuz?

İddianame başsavcılık tarafından hazırlandı ve mahkemenin onayına sunuldu. Mahkeme iddianameyi kabul etmeden bazı bölümler iktidara yakın medyaya sızdırıldı. Gazeteci haberi buldu mu yapar. Ancak başsavcılık, iddianame detaylarını sızdıran görevliler hakkında henüz bir soruşturma başlatmadı. Başlatacak mı onu da bilmiyoruz.

İddianamenin tamamlandığına göre Kavala artık tahliye edilebilir mi?

Tensip tutanağıyla birlikte Kavala’nın serbest bırakılacağını düşünüyorum. Ancak olası bir tahliye mevcut durumu hafifletmez. Bu dosya, siyasal iktidarın iddialarının haklılığını kanıtlamak için hazırlandığına göre hepimize ceza da vereceklerdir.

Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak olmak size ne hissettiriyor?

Ağırlaştırılmış müebbetin koşulları idam cezasından dahi daha ağırdır. 30 yılı aşkın bir süreyi tek kişilik hücrede geçiriyorsun, havalandırmaya günde bir saatten az çıkıyorsun, iletişim ve haber alma hakların kısıtlanıyor… Ben de bir insanım ve elbette böyle bir ceza almak istemiyorum. Ancak bu rezil suçlamalara mahkemede yanıt vermek benim için bir onur borcu.

TUNCA ÖĞRETEN, 2019-02-26
GERI
YAZAR HAKKINDA