Diyarbakır'ın Bağcılar mahallesindeki kadın pazarcılar, erkeklerin pazar açmasını engellemek için üç haftadır her Pazartesi günü mücadele ediyorlar.
Diyarbakır'ın Bağlar Belediyesi'nin Bağcılar mahallesinde saat gece 23.00. Yeni dikilen yüksek katlı apartmanların önündeki küçük bir parkta, öbek öbek ekilmiş çimenlerin etrafında kadınlar toplanmış. Sokağın ucunda beliren beyaz araç parkın çevresinde yavaşça tur atmaya başlayınca kırk küsur kadın hep bir ağızdan „Yuuh!“ diye bağırıyor. Arabanın içerisinde, Salı günleri sebze satmak istedikleri pazar alanının boş olup olmadığını kolaçan etmek için gelen erkek pazarcılar var. Ama burası kadınların mahallesi. Bu yüzden üç haftadır her Pazartesi günü soğuk Diyarbakır akşamında nöbet tutuyorlar. „Erkekler bir kez buraya pazar tezgahlarını kurarlarsa, artık burası onların olur.“ diyor aralarından biri.
Bağlar, Diyarbakır'ın dört merkez ilçesinden biri. Belediye başkanı kadın olan ve başkan yardımcılarının çoğunluğu kadınlardan oluşan belediye, dar gelirli kadınların sosyal ve ekonomik hayata katılımını sağlamak için bir süredir pilot projelerini hayata geçiriyor. Bu kapsamda Türkiye'nin ilk resmi kapalı kadın pazarı olan Jiyan Semt Pazarı da Bağcılar mahallesinde 2013 yılında açıldı. O zamanlar buranın çok daha az gelişmiş olduğunu söylüyor, doğma büyüme Bağlarlı olan Hazal Tunç: „‚Ne suçumuz var ki belediye bize burayı verdi‘ demiştim. Fırın bile yoktu. Yanımızda ekmek getiriyorduk.“
Son yıllarda izlenen güvenlik politikaları nedeniyle Diyarbakır ve çevresine çok sayıda güvenlik personeli taşındı. Bununla birlikte Diyarbakır'ın diğer belediyelerine kayyım atanması, buraya başka şehirlerden memurların taşınmasına da yol açtı. Bağcılar, makul konut fiyatlarıyla aynı zamanda çatışmalı dönem sonrası Sur gibi mahallelerden zorunlu göç eden aileler için de uygun bir adres oldu. Yeni inşa edilen sitelerin dolmasıyla Bağcılar bugün resmi sayılara göre 115 binlik nüfusuyla Türkiye'nin en kalabalık mahallesi.
Bağcılar’da artan nüfus ve değişen mahalle yapısı, erkek pazarcıların buraya duyduğu ilginin artmasına yol açtı. Halihazırda artan fiyatlar yüzünden satış yapmakta zorluk çeken pazarcı kadınların ifadelerine göre erkek pazarcılar „mahalleye göz dikmiş durumda.“
Güler Deniz, hayatında ilk kez Diyarbakır'da sabaha kadar sokakta oturduğunu söylüyor. 34 yaşındaki Deniz, aslında halk oyunları eğitimi veren bir öğretmen. Sabahları saat beşte uyanarak sebze haline gidiyor. Orada toptan aldığı sebze ve meyveleri pazar yerine taşıyor ve tezgahını kuruyor. Ardından okula gidiyor. Geçen hafta aldığı patlıcanları pahalı oldukları için satamadığını anlatıyor. Okuldan aldığı öğretmen maaşı ile toptancıya olan borcunu kapamış.
Balık satıcısı Nurdan Saltık da Güler Deniz gibi nöbet tutuyor. Kadınlar parkın içinde çember şeklinde ayakta durmuşlar, sohbet ediyorlar: „Sadece patlıcan mı? Balıklar da satılmıyor. Ekonomik kriz bu kış pazarı çok etkiledi, insanların cebinde para kalmadı.“ Saltık, Güler'den yaşça epey büyük, annesi yaşında. Artık pek çok yurttaşın kilo yerine gramla alışveriş yaptığını söylüyor. Yanakları soğukta kızarmış, başörtüsünü boynundan bağlayarak konuşmasına devam ediyor: „Haftada iki yemesi gerekirken balığı artık ayda bir alıyorlar. Günlük ciromuz bu kış yarı yarıya düştü.“
„Gelip sadece iki adet sivri biber alan da var“ diyerek ekliyor Zahide Tolan. Altı çocuk annesi Tolan, kadın arkadaşlarına dönerek soruyor: „Ben hiç kazanmıyorum, siz kazanıyor musunuz?“ Kaşlarını çatıp cevap bekliyor. Kimse bir şey söylemiyor. „Esnaf olmasam bu pahalı sebzeleri yiyemezdim, evime alamazdım“ diyerek yakınıyor. Bir diğer kadın ona moral vermeye çalışıyor, koluna giriyor: „Evde oturmaktan iyidir, evde otursan umudun da olmaz. Bu ekonomik krizde kimse bir lira bile borç vermez.“
Aslında kadınların pazarcılık tecrübesi birkaç senedir iyi gitmiyor. 2015 yılında kadınlar işlerin düşüklüğünden şikayet edip pazarcılığı birer birer bırakmaya başlayınca Bağlar Belediyesi onlara gezici pazara çıkmaları konusunda destek oldu. Cumartesi günleri Jiyan Semt Pazarı'nda tezgah kuran kadınlar, haftanın kalan beş günü ise Bağcılar mahallesinde farklı noktalarda pazar kuruyorlar. Bu akşam nöbette bekledikleri yer de Jiyan Semt Pazarı'nın 500 metre ilerisinde.
Kadınlar 2017 yılından itibaren erkeklerin bu bölgede Cumartesi günleri pazar açmaya başlamalarıyla işlerinin yüzde 30 düştüğünü ifade ediyorlar. Anlattıklarına göre erkeklerin imkanları daha fazla. Kamyonları oldukları için gidip üreticilerden daha ucuza ürün alabiliyorlar. Nakliye parası ödemediklerinden ürünlerini de daha ucuza satabiliyorlar. Bu pazardaki kadınların hepsi dar gelir sahibi. Bazıları hasta, bazıları ise kocalarından ayrılmışlar. Bu nedenle çocuklarına ekonomik olarak da tek başlarına bakmakla yükümlüler.
Bağlar Belediyesi Başkan Yardımcısı Pervin Ayli Yağız, Bağcılar'ın gerçek nüfusunun 200 bine yaklaştığını, bu yüzden sadece kadınlar tarafından satılan ürünlerin tüm mahalleye yetmediğini ifade ediyor. Pazarcı kadınlarsa aslında daha çok kadının satış yapabileceğini, ama belediye zabıtalarının yaklaşan seçimler nedeniyle yeni pazarcı kaydı almadıklarını savunuyor.
Pazarcı kadınlar haklarını güvenceye almak için dernekleşmeye karar verdiler ve Bağlar Kadın Pazarcılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ni kurdular. 110 kadın pazarcının üye olduğu dernek üzerinden, resmî kurumlardan görüşme talep ettiler. Belediye Başkanı Birsen Akat da kadınlara seçim sonrası yeni başkanla görüşmelerini önermiş. Bu yüzden kadınlar yine de Türkiye'de yerel seçimlerin gerçekleşeceği 31 Mart'a kadar her hafta burada sabaha kadar beklemeye kararlılar. Geçen haftaki nöbette sabaha karşı erkek pazarcıların alana gelip tezgah açma girişiminde bulunmasıyla çıkan arbedede üç zabıta yaralanmıştı.
Bağlar Belediyesi Başkan Yardımcısı Pervin Ayli Yağız, bu hafta polislerden güvenlik desteği almak için emniyet ile konuştuklarını aktarıyor. “Kadın projesi kapsamında Bağcılar mahallesinde sadece kadınlar pazar açabilir“ gibi bir taahhüt olmadığını, fakat gene de dar gelirli kadınlara destek olmak adına, erkek pazarcılara seçime kadar yer vermeyeceklerini aktarıyor. Peki ya seçimlerden sonra?
Her yarım saatte akrep tipi polis aracı ve zabıta minibüsü parkın etrafında devriye geziyor; mavi ve kırmızı ışıklar parkı aydınlatıyor. İki yaşlı kadın pazarcı biraz geride bankta oturmuş, dizlerine battaniye sarmış, konuşulanları dinliyor. Battaniyenin altında üşüdüğü belli olan bir kadın, „Direnmek güzeldir“ derken başını, yanındakinin omzuna yaslıyor.
Saatler ilerliyor, hava sertleşiyor. Yaşlı ya da hasta olan kadınlar yavaş yavaş nöbet yerinden ayrılıyorlar; geriye dört genç kadın kalıyor. Geride kalanlar bankta yan yana dizilmiş, yaklaşan 8 Mart kadınlar gününü nasıl kutlayacaklarını konuşmaya başlıyorlar. Halk oyunları öğretmeni Güler Deniz, kutlama sohbetini bölüp, sosyal medyaya nöbetten fotoğraflar koymaları gerektiğini hatırlatıyor: „Erkek pazarcılar bizi ordan da kontrol ediyor, halen burda nöbette miyiz diye.“
Biraz sonra yine bir araba beliriyor. Devriyede olan polis aracı da yolun kenarında duruyor. Yolun karşı tarafında bulunan zabıta aracıyla birlikte alana yaklaşmaya çalışan aracı sıkıştırıyorlar. İçlerindeki erkek pazarcıları çıkarıp, „buraya pazar kurmalarına izin vermeyeceklerini“ anlatıyorlar. Bunu duyan kadınlar, biraz da olsa rahatlıyorlar ve bir iki saatliğine evlerine çekiliyorlar. Kısa bir uykunun ardından, güneş doğmadan tekrar yollara düşerek nöbet alanını kontrol etmek için dönüyorlar. Polis, erkeklerin pazar kurmasına izin vermemiş. Güler Deniz, bir „Oh“ çekiyor. Artık kendi pazar tezgahını kurmaya gidip, ardından da ders vermek üzere okulun yolunu tutabilir.