Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi, „diğer hastaların rahatsız olduğu“ gerekçesiyle bir süredir trans erkeklere yönelik ameliyatları yapmıyordu. Danıştay, bunun yasaya aykırı olduğuna karar verdi.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Akademik Kurulu, Şubat 2017’de aldığı bir kararla trans erkeklere yönelik operasyonların durdurulmasına karar verdi. Kararın gerekçesinde, kadın doğum servislerinde “erkek görünümlü hastaların yatırılmasından diğer hastaların rahatsız olduğu“ ifadelerine yer verildi. Kararın transfobik bir şekilde gerekçelendirildiğini söyleyen aktivist Emirhan Deniz Çelebi, hastaneye dava açtı. İki sene süren davanın sonunda mahkeme, hastanenin sunduğu gerekçelerin ameliyatın yapılmasını engelleyecek nitelikte olmadığına karar verdi. Danıştay da 28 Haziran 2019 tarihinde bu kararı onayarak hastaneye tebliğ etti.
Danıştay'ın verdiği karardan memnun olduğunu söyleyen Emirhan Deniz, kendi geçiş sürecini başlatmak için ilk defa hastaneye gittiğinde 19 yaşındaydı. O gün orada kendisine söylenen cümleyi travmatik bir deneyim olarak hatırlıyor: “Bunun yanlış bir şey olduğunun farkındasınız, değil mi?“ Doktorun odasını hızla terk ettiğini ve 24 yaşına kadar bir daha da geçiş süreci için hastaneye gitmediğini anlatıyor. Bugün 29 yaşında olan Emirhan Deniz, geçiş sürecini tamamlamış bir trans erkek. Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nde (SU Gender) eğitim koordinatörü olarak çalışıyor. Hastanelerde, resmi kurumlarda yaşanılan ayrımcılıklara tanıklık etmek onu hak savunuculuğuna yönlendirmiş.
Şubat 2017’den itibaren geçiş süreçlerini başlatmak için Cerrahpaşa’yı arayıp ret cevabı alan 30-40 kadar trans erkek olduğunu öğrenen Emirhan Deniz, önce Cerrahpaşa hastanesinin aldığı kararla ilgili detayları öğrenmek için bilgi edinme hakkını kullandı. Mart 2017’de de İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Hastanenin bağlı olduğu İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nden mahkemeye gelen savunmada, “erkek görünümlü hastalar“ şeklindeki transfobik ifade tekrar edilmedi. Kadın doğum servisinin taşınma sürecinde olduğu, acil ve doğum vakalarına öncelik verileceği belirtildi. Ayrıca, bu operasyon için başka hastanelere başvurulabileceği söylendi.
Cerrahpaşa, İstanbul’da trans geçiş süreçlerinde uzmanlaşmış az sayıda hastaneden biri. Bunun dışında cinsiyet geçiş sürecinin yasal olarak başlatılabildiği yerler, Cerrahpaşa, Zeynep Kamil, Çapa ve Marmara Eğitim-Araştırma hastaneleri.
Geçtiğimiz seneye kadar Türkiye’de trans geçiş sürecinin yasal olarak tamamlanması için kişilerin “üremeden yoksunluk“ operasyonunu geçirmiş olması yasal bir zorunluluktu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Mart 2015’te, Türkiye’de trans geçiş için “üremeden yoksunluk“ şartının özel hayata saygı hakkının ihlali olduğuna karar verdi. Mart 2018’e ise bu şart Medeni Kanun’dan çıkarıldı. Ancak kanundaki “amaç ve tıbbi yöntemlere uygun cinsiyet geçiş ameliyatı geçirmiş olma“ şartının nasıl yorumlandığı mahkemeden mahkemeye değişiyor. Bazı hakimler başvuran translara histerektomi (üremeden yoksunluk/rahim-yumurtalık alınması), bazıları falloplasti (penis oluşumu) operasyonlarını şart koşuyor; nadiren ise mastektomi (meme alma) operasyonunu yeterli buluyorlar.
35 yaşındaki Eren, tam da Danıştay kararının hastaneye tebliğ edilmeden birkaç gün önce ameliyat için Cerrahpaşa’ya yattı. Ancak kadın doğum servisinde yatan diğer kadınlarla kalması “uygun olmayacağı“ için ücretsiz olan 4 kişilik odalarda kalmasına izin verilmedi. Ücret karşılığında tek kişilik odada kalmak zorunda olduğu söylendi.Eren odanın ücretini karşılamakta zorlandığını ancak bu durumun hastane çalışanlarının suçu olmadığını söylüyor:
“Tek kişilik odaya param yetmediği için iki kişilik odada kalmak istedim. Birilerini aradılar, sonra kabul ettiler. Ama birkaç gün sonra odaya bir hasta geldi. Beni görünce 'erkek’ falan dedi, başka odaya gitti. Yani hastanede çalışanların da bir suçu yok, hastalar istemiyor. Ama hiç param olmasaydı, 4 kişilik odada kalmama izin verilmediği için ameliyat da olamayacaktım“.
Davayı yürüten avukat Rozerin Seda Kip, hastanelerin ayrım yapmadan hizmet sunması gerektiğini söylerken, davaya konu ameliyatın keyfi bir ameliyat değil, yasal bir zorunluluk olduğunun altını çiziyor. Diğer hastaların rahatsızlık duyması gibi bir gerekçeyle sağlık hakkına erişimin kısıtlanamayacağını belirten Kip, Danıştay’ın “hasta haklarının ayrımcılık yapılmaksızın tam teşekküllü bir şekilde sunulması ve üniversitenin hiçbir koşulda bahane üretmemesi yönünde“ bir karar verdiğini söylüyor.