Yazarımız bir çocuk olarak yaşadığı 12 Eylül askeri darbesini hatırlıyor: „ Aptal bir erkeğin çocukların geleceğini değiştirmesine izin vermeyin.“
12 Eylül benim ve benim jenerasyonumdakiler için oldukça önemli bir tarih. Ben gerçekten şanssız bir çocuktum. Ailem İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Ordusu’ndan kaçıp Türkiye’ye sığınmıştı. 12 Eylül 1980 askeri darbesini ben çocukken yaşadık. Bu tarih Türkiye’de doğan her çocuğun hayatını derinden etkilemiştir.
12 Eylül denince benim aklıma ilk gelen şey, annem ile birlikte sıra beklemelerimiz. Annemin elinde küçük bir kâğıt parçası olurdu; bununla her gün sadece bir ekmek alabilirdik. Geceleri sokağa çıkma yasağı vardı. Her gece sokaktan çatışma sesleri duyulurdu. Elektrik sadece gündüz belli saatlerde olurdu. Haberleri BBC ya da Belgrad Radyosu'ndan dinlerdik.
Sokaktan askerler geçerken annem bizi yere yatırır, ses çıkarmayalım diye ağzımızı kapatırdı. Radyo ve televizyondan sürekli diktatör Kenan Evren’in çirkin sesini dinlerdik. Çok karanlık ve umutsuz günlerdi. Erkeklik egosunu tatmin etmeye çalışan aptal bir askerin rejimi altında yaşamak zorunda kalmıştık. Çok kayıplar yaşanmıştı o dönem. Aklımda kalanlar sadece gece, karanlık, barut ve kan kokusu. Bir de askerlerin ayak sesleri…
Tarih tekerrür eder misali, bugün Türkiye’de 12 Eylül darbesinden çok daha ağır bir totaliter rejim var. Yine egosunu tatmin etmeye çalışan aptal bir erkek var ülkenin başında. Anayasadan aldığı güç ile yargıyı, basını ve özgürlükleri kısıtlayan, yarattığı totaliter rejime karşı muhalefet eden herkesi cezaevlerinde rehin tutan, IŞİD’e silah ve lojistik destek sağlayan ve bir üniversite diploması bile olmayan bir diktatör. Tıpkı bizim jenerasyonumuz gibi bu dönemde doğan çocuklar da şanssız. Aptal bir erkeğin çocukların geleceğini değiştirmesine izin vermeyin.