11 yaşındaki Rabia Naz Vatan’ın şüpheli ölümüyle ilgili bir yıldır savunduğu iddiayı tanık ifadesi doğrultusunda değiştiren savcılık, bölgeye inceleme yapmak için giden gazetecileri gözaltına aldırdı.
12 Nisan 2018’de evinin önünde ağır yaralı halde bulunan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Rabia Naz'ın ölümü, hala aydınlatılamadı. Olayı intihar olarak değerlendiren soruşturmada şu ana kadar yaşanan her gelişme, Rabia Naz'ın ölümüyle ilgili belirsizliği artırmaktan başka bir sonuç vermedi. Ailenin mücadelesi ve yoğun kamuoyu baskısı sonucu Ekim ayında TBMM bünyesinde kurulan araştırma komisyonu, ilgili isimleri dinlemek ve inceleme yapmak için geçtiğimiz Cuma günü bir grup gazeteciyle birlikte olayın gerçekleştiği Giresun'un Eynesil ilçesine gitti. Giresun’a gelen TBMM araştırma komisyonu, ilk önce Eynesil’deki aileyi dinledi; ardından da soruşturmayı irdelemek üzere Giresun Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahim Alan ile görüştü.
Savcılık, bu zamana kadar Rabia Naz’ın okuldan döndükten sonra yaşadığı binanın çatısına çıkıp aşağı atlayarak intihar ettiği iddiasını temel alan bir soruşturma yürütüyordu. Bu iddianın gerçek olamayacağına dair ciddi şüpheler vardı. Her şeyden önce Rabia Naz’ın bulunduğu yere çatıdan atlaması için binanın en alt katında bulunan babasının işyerine ait 4,5 metre yatay uzunluktaki sundurmayı aşması gerekiyordu. Normal şartlar altında çatıdan atlayan birinin o sundurmaya düşmesi beklenirdi. Polis ve savcılık, 11 yaşında ve 70 kilo ağırlığındaki Rabia Naz’ın çatıdan koşarak atladığını düşünüyordu. Ancak Başsavcı Abdurrahim Alan, ziyaretleri sırasında TBMM komisyonuna savcılığın bu iddiasının değiştiğini söyledi. Artık yeni bir teori vardı: Rabia Naz binanın yan cephesindeki fındıklığa düşmüş, daha sonra sürünerek bulunduğu noktaya gelmişti.
Başsavcılığın yeni iddiasının temel dayanağı, ifadesini bir yıl sonra değiştiren bir tanıktı. Rabia Naz’ı bulunduğu yerde yaralı olarak ilk gören kişi Mürsel Küçükal, 14 Mayıs 2019’da savcılığa verdiği yeni ifadesinde, önceki ifadesini yalanladı. “Rabia Naz’ın fındıklıktan itibaren beton zemin üzerinde sırt üstü ve sadece dirseklerinden güç alıp sürünerek bulunduğu noktaya geldiğini“ gördüğünü söyleyen Küçükal, dakikalarca süren bu sürünme hareketini hiçbir şey yapmadan izlediğini beyan etti. Daha önceki ifadesinde herhangi bir düşme sesi duymadığını söyleyen tanık Mürsel Küçükal, yeni ifadesinde “100-150 metre ötedeki çeşme başında bulunduğu sırada bir 'güm’ sesi duyduğunu“ ve bu nedenle o tarafa yöneldiğini belirtti. Tanığın ifadesinde yer alan bir diğer değişiklik, Rabia Naz’ın yanında bulunan ayakkabıyla ilgiliydi. Mürsel Küçükal sürünme sırasında o ayakkabının çıktığına tanık olduğunu anlatıyordu. Tüm bu „gelişmeler“, savcılığın yeni iddiasının temel dayanağını oluşturdu.
Heyetle birlikte Giresun’a gelen gazeteci Canan Coşkun, 13 Kasım akşamı Mürsel Küçükal’a ulaşıp, onu evinde ziyaret etti. Küçükal yeni ifadesinin doğruluğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Birlikte olay yerine gittiler. Mürsel Küçükal, eşi ve gazeteci Canan Coşkun olay yerindeyken arabasının içindeki Şaban Vatan ile karşılaştılar. Yanında belgeselci Kazım Kızıl ve gönüllü çalıştığı kurum için görüntü hazırlayan gazeteci Tuba Demir de vardı. Şaban Vatan arabanın içinden seslendiği Mürsel Küçükal’a “Niçin yalan ifade verdin“ diye sordu. Mürsel Küçükal’ın eşi, “Kuran’a el basmazsan yemin geçerli olmaz,“ diye cevap verdi.
Şaban Vatan, Mürsel Küçükal’dan izlediğini iddia ettiği sürünme sahnesini canlandırmasını istedi. Mürsel Küçükal da yere yatıp göstermeye başladı. Beş dakikanın ardından Mürsel Küçükal’ın sırtı ve kafası sürtünme etkisiyle kanadı. Baba Şaban Vatan, yaşananları telefonunun kamerasıyla kaydetti. Önce gazeteciler, ardından Şaban Vatan ve Küçükal çifti olay yerinden ayrıldı. Fakat bir ihbar üzerine olay yerine polis ekibi geldi ve Mürsel Küçükal’ın evine gitti. Mürsel Küçükal kandırıldığını, tehdit edildiğini, zorla götürüldüğünü ve darp edildiğini anlatan bir şikayet dilekçesi imzaladı.
Bu dilekçe nedeniyle gazeteciler Canan Coşkun, Kazım Kızıl ve Tuba Demir, 13 Kasım Çarşamba akşamı gözaltına alındı. Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan da 14 Kasım sabahı aynı iddialar nedeniyle gözaltına alındı. Giresun Valiliği, Şaban Vatan ve beraberindeki üç gazetecinin Rabia Naz'ın ölümüyle ilgili soruşturmanın tanığı Mürsel Küçükal'ı bir atölyeye kapatıp tehdit ettiklerini iddia eden bir açıklama yaptı. “Şantaj-Kasten Yaralama, Tehdit, Hakaret, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma ve Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs“ suçlamalarıyla karşı karşıya olan gazeteciler ve Şaban Vatan, Perşembe akşamı serbest bırakıldılar.
Eynesil’de yaptığı incelemelerde elde ettiği görüntülerin ortaya çıkmaması için bilgisayarına ve telefonuna el konulduğunu söyleyen gazeteci Canan Coşkun, “Keşke bizim dosyamız için gösterdikleri çabayı Rabia Naz’ın dosyası için de gösterselerdi. O zaman, bu olay çoktan çözülmüştü.“ dedi. Ancak 19 aydır aydınlatılamayan bir ölümü araştırmak için bölgeye giden gazetecilere böyle bir suçlama yöneltilmesinin nasıl bir gerekçesi olabilirdi?
Gazetecilerin Mürsel Küçükal’a ulaşması, örtbas çabasının planlayıcılarını telaşlandırdı. Savcılığın ve emniyetin bünyesindeki bazı yetkili kişiler, gazetecilerin bu girişiminin savcılığın planını bozacağından endişe duydu. Nitekim, yargılanma sonucunda gazeteciler ve Şaban Vatan serbest bırakılsa da, bu insanların Mürsel Küçükal’a yaklaşmaları yasaklandı. Herhangi bir tehditle karşı karşıya olmamasına rağmen Mürsel Küçükal’a koruma verildi. Koruma, Küçükal’ın başına bir şey geleceği endişesiyle mi verildi, yoksa kendisine soru sormak isteyen gazetecilerin engellenmesi için mi?
Geçtiğimiz hafta boyunca yaşanan olayların ardından gelinen noktada, Rabia Naz’ın o çatıdan uzun atlamayla intihar ettiğini iddia eden kimse kalmadı. Ancak çürütülmesi gereken yeni bir iddia ortaya çıktı: Rabia Naz’ın yan cephedeki fındıklığa düşüp sürünerek bina önüne geldiği iddiası. Rabia Naz’ı muayene eden ortopedistin, “Felç derecesinde“ zarar gördüğü ve kopma derecesindeki bileğiyle açık yarası bulunan birinin sadece dirseklerinden güç alarak önce fındıklıkta, sonra beton zemin üzerinde metrelerce sürünmesi mümkün görünmüyor. Ayrıca Rabia Naz'ın dirseklerinde ya da sırtında, sürünmeden kaynaklı oluşması beklenen izlerin, otopsi raporunda da yer almadığını belirtmek gerekiyor.