İstanbul Havalimanı, 6 Nisan'dan itibaren tam kapasite hizmet vermeye başlıyor.
taz.gazete, İstanbul Havalimanı'nı mercek altına aldığı dosyada bu projenin insanlar, çevre ve ekonomi üzerindeki etkilerini inceliyor.

Daha fazla okumak için:
taz.atavist.com/istanbul-havalimani

İçişleri Bakanlığı'na göre yıl sonuna kadar 95 bin göçmen ülkelerine sınır dışı edilmiş olacak

Yeni yıl göçmenler için ne getirecek?

Bugün Uluslararası Göçmenler Günü. Türkiye’de yaşayan göçmenler, 2019 yılını zorla sınır dışı edilme tehlikesi altında geçirdi. TBMM’ye sunulan yasa teklifi, 2020'de yaşanacaklara dair bir fikir veriyor.

MERAL CANDAN, 2019-12-18

Türkiye’de göçmen düşmanlığı, 2019 yılında önceki yıllara kıyasla çok daha görünür oldu. Ülkede toplam 6 milyon göçmen yaşıyor. Bu sayının 3.7 milyonunu oluşturan Suriyeliler, 31 Mart'taki yerel seçimler öncesi yapılan anketlerde özellikle İstanbul’un en büyük problemlerinden biri olarak öne çıktı. Derinleşen ekonomik kriz de göçmenlere yönelik olumsuz algıyı pekiştirdi. Bu nedenle Temmuz başında İstanbul Valiliği’nin yaptığı açıklama çok fazla tepki çekmedi. Yeni seçilen Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da üstü örtülü bir şekilde desteklediği bu valilik kararına göre İstanbul’da bulunan ama kaydı başka şehirlerde olan Suriyelilerin şehri terk etmesi gerekiyordu.

Kararın ardından gelen süreçte göçmenlere yönelik bir cadı avı başlatıldı. Hedefte yalnızca Suriyeliler yoktu. İstanbul’da göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı semtlerde, toplu taşım araçlarında ve iş yerlerinde kimlik kontrolleri yapılmaya başlandı. Göçmenler arasında büyük bir paniğe ve korkuya sebep olan bu uygulamaların bilançosunu İstanbul Valiliği açıkladı: 12 Temmuz-15 Kasım tarihleri arasında, İstanbul ilinde kayıtlı olmayan 6.416 Suriyeli geçici barınma merkezlerine, 42 bin 888 „kaçak“ göçmen ise geri gönderme merkezlerine sevk edildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yılbaşından Eylül ayına kadar sınır dışı edilen göçmenlerin sayısını 75 bin 172 olarak açıkladı ve yıl sonu itibariyle bu sayının 90-95 bin civarında olacağını ifade etti.

Ancak bunlar buz dağının görünen kısmıydı. Zira 2016’dan bu yana Suriye’nin kuzeyindeki toprakların bir kısmını kontrolü altına alan Türkiye, ülkesinde yaşayan Suriyelileri bu bögelere göndermeye başladı. 9 Ekim’de sınırlarını koruma amacıyla Suriye’nin kuzeyine yönelik Barış Pınarı Harekatı’nı başlatan iktidar, 145 kilometre uzunluğunda, 30 kilometre derinliğinde yeni bir bölge oluşturdu. Bu bölgeye toplamda 1 milyon Suriyelinin yerleştirilmesi öngörülüyor.

İHD (İnsan Hakları Derneği) ve Af Örgütü gibi STK’ler yayınladıkları raporlarda Suriye’ye yapılan geri göndermelerin hukuksuz bir şekilde gerçekleştirildiğini ifade etti. Raporlarda yer alan bilgilere göre, pek çok Suriyeli gözaltına alınıp zorla sınır dışı edildi. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bunun üzerine bir açıklama yaparak geri göndermelerin “zorla“ değil, “gönüllü“ biçimde gerçekleştiğini, 25 Ekim itibarıyla gönüllü geri dönüş belgesi imzalayarak ülkesine dönen Suriyeli sayısının 364 bin 663 bin olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Aralık ayında yaptığı açıklamadaysa sayının 371 bine ulaştığını ifade etti.

Avrupa'ya geçişlerde de artış var

Hükümetin uyguladığı politikalar sonucuyla Türkiye’den Avrupa’ya giden göçmen sayısında yeniden bir artış yaşandı. UNCHR’nin (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu) 8 Aralık’ta güncellediği sayılara göre Türkiye’den yola çıkan 69 bin 214 kişi Yunanistan’a ulaştı. 2018 yılında bu sayı 50 bin 508’di.

Bu durum Avrupa’da endişe yarattı. Göç sayılarındaki artıştan endişe duyan ve sağcı görüşleriyle tanınan Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, 3-4 Ekim tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret etti. AB-Türkiye arasında 2016 yılında yapılan anlaşmanın “daha başarılı bir şekilde“ uygulanması için Türkiye’ye daha fazla mali yardım yapılması gerektiği görüşünde olan Seehofer, Türkiye hükümeti ile sahil güvenlik çalışmalarının artırılması ve düzensiz göçün engellenmesi gibi konularda işbirliğini artırma kararı aldıklarını belirtti. Batı’nın 6 milyar Euroluk mali yardımını yetersiz bulan Erdoğan ise, Türkiye’nin şu ana kadar Suriyeliler için 40 milyar dolar harcadığını iddia etmeye devam ediyor.

2020 için yasa değişikliği

Elbette bu gelişmelere rağmen Türkiye’de yaşayan göçmenlerin büyük çoğunluğu Türkiye’den ayrılmayı düşünmüyor. İş bulmayı başaran göçmenler de hem ağır hem de güvencesiz çalışma koşulları altında eziliyor, hatta hayatını kaybediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporu yılın ilk 11 ayında 1606 işçinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini ortaya koydu. Bunun 102’sini göçmenler oluşturuyor.

Geçtiğimiz günlerde AKP tarafından TBMM’ye sunulan yeni bir yasa değişikliği teklifi, 2020’nin göçmenler için nasıl geçeceğine dair bir ipucu veriyor.

Konuyla ilgili çeşitli bürokratik sorunları hafifletme iddiasında olan teklif, aslında göçmenleri ve destekçilerini tehdit edici düzenlemeler de içeriyor. Teklifte artık Türkiye’yi yasa dışı şekilde terk etmeye “teşebbüs edenlerin“ de cezalandırılacağı belirtiliyor. Ancak bu teşebbüsün nasıl belirleneceğine dair somut bir ölçüt yok. Haklarında sınır dışı kararı verilen mülteciler için 15 gün olan iptal davası açma süresi 7 güne düşürülüyor. Öte yandan, kayıtsız mültecilerle dayanışma içinde olanlara da para cezası kesilmesinin önünü açılıyor.

Yaşanan gelişmelere bakıldığında 2020 yılı, Türkiye’de yaşayan göçmenler için 2019’dan daha da zor geçecek gibi görünüyor.

MERAL CANDAN, 2019-12-18
GERI
YAZAR HAKKINDA