Hasankeyf 2020'nin ilk aylarında sular altında kalacak. Binlerce yıllık tarihi olan Hasankeyf'ten geriye kalanları ve Raman Dağı'nın eteklerine kurulan yeni yerleşkeyi ziyaret ettik.
Yıkık evlerle dolu, viraneye dönmüş Hasankeyf'in Kale mahallesine sessizlik hakim. Aralık ayında güneşli bir gün. Eskiden ilçenin kalbi olan bu sokaklarda, başıboş dolaşan hayvanlar ve terk ettikleri evlerin kapı ve pencerelerini sökmeye gelmiş birkaç kişi dışında neredeyse hiçbir yaşam belirtisi yok. Biraz daha ileride, 600 yıllık bir camiden kalan bir duvar kamyonlara yükleniyor. Bu, Hasankeyf'ten taşınacak olan son tarihi eserdi. Antik şehir, kilometrelerce öteye inşa edilen baraj nedeniyle Şubat ayının ortasında Dicle Nehri'nin suları altında kalacak.
Rehber Süleyman Ağalday, mahallenin üstünde bulut gibi yükselen kayalıkları gösteriyor: “Annemle babam şu mağarada evlenmiş. Az ilerisindeki mağarada halen bir arkadaşım yaşıyor.“ Tüm hayatı Hasankeyf’te geçmiş olan 40 yaşındaki Ağalday, yakınlarda baraj inşaatı yüzünden sular altında kalacak olan mahalleyi anlatıyor: „12,000 yıllık tarihin yerine, 50 yıl enerji üretecek barajı koydular.“ Yerdeki çöplerin arasında duran bir tabelaya gözü ilişiyor; eğilip yerden kaldırıyor. Üzerindeki yazı silikleşmiş: “Medeniyetlerin başkenti Mezopotamya’ya hoşgeldiniz.“
60 yıldan uzun bir süredir gündemde olan baraj projesi, protestolara ve tepkilere rağmen AKP döneminde uygulamaya konuldu. Baraj ve hidroelektrik santralinin temel atma töreni Ağustos 2006'da o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirildi. Ilısu Barajı'nın öncelikli amacı elektrik üretmek. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne (DSİ) göre 8.5 milyar lira maliyetle inşa edilen barajın yıllık ortalama 4.12 GWh elektrik üretmesi öngörülüyor.
Bölgede yaşayan insanların günlük yaşamına büyük bir belirsizlik gölgesi düşüren baraj antik kente her geçen gün daha da yaklaştığından, eski Hasankeyf’in belli başlı tarihi eserleri 2017 yılından beri üç kilometre uzaklığa kurulan yeni Hasankeyf'e taşınıyor. Taşınan yedi tarihi eserden Zeynel Bey Türbesi, toprak yolun ortasında tek başına kalmış. Eski Hasankeyf’in siluetinde öne çıkan 1700 ton ağırlığındaki El Rızk Camii'nin de önemli bir kısmı parçalara ayrılıp buraya nakledildi. Hasankeyfli aktivist Murat Tekin, Zeynel Bey Türbesi'nin taşınmasına karşı dava açmıştı. „‚Türbenin sizinle bir ilgisi yok, dava geçersizdir‘ şeklinde bir cevap geldi.“
Hasankeyf'i kurtarmak için Türkiye'de verilen çeşitli hukuk mücadelelerinden sonuç alınamayınca dava 13 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM, Ilısu Barajı inşasının kültürel mirasa zarar verdiği gerekçesiyle yapılan başvuruyu 2019 yılının Şubat ayında reddetti. Çünkü kültürel mirasın korunması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde bireysel hak olarak yer almıyordu.
Hasankeyf ile ilgili kaygılarını dile getiren UNESCO, bu tutumuna rağmen yöreyi kültür mirası listesine ekleyip uluslararası koruma altına alamadı. Zira bu karar sadece hükümetlerin başvuruları sonucunda alınabiliyor ve Türkiye bu tür bir başvuruda bulunmadı. „Çaresizlikten bir kabulleniş var bizde.“ diyen Murat Tekin, yıllar içinde Hasankeyf için verilen mücadelenin zayıfladığını aktarıyor.
Raman Dağı'nın eteklerine kurulmuş yeni yerleşim bölgesinin ismi Hasankeyf olsa da mahalledekiler buranın bir TOKİ şehri olduğunu söylüyorlar. Yerleşim bölgesinin hakim rengi sarı; kurumuş topraklar çölü andırıyor. Sokak çizgisini tek katlı gri evler oluşturuyor.
Hasankeyf'ten taşınmak zorunda olan insanların bir kısmı bu evlerde yaşıyor. Ancak yalnızca 1 Nisan 2013'ten beri Hasankeyf'te yaşayan ailelere bu hak tanınıyor. Sağlık veya eğitim gibi hizmetleri almak için iki farklı adreste görünenler de devlet eliyle yapılan konutlarda barınma hakkından mahrum bırakılıyor.
Bu yeni yerleşim alanına Batman yönünden gelirken, çevreyolunun dibine dikilmiş bir düzine çam ağacı duruyor. Bu ağaçlar eski Hasankeyf’ten yeni yerleşkeye taşınmalarının ardından kurumaya yüz tutmuşlar. Kurumuş ağaçların yanında büyük bir mezarlık var. Çevre köylerin sular altında kalma tehlikesine karşı eski mezarlar da açılıp, buraya taşınmış.
Şifayet Sevim ve ailesine Raman Dağı'nın eteklerinde yeni bir arsa verilmiş. Yaşlı gözlerle yeni evini inşa edecekleri yeri gösteriyor. Sevim, birkaç yıl önce trafik kazasında kaybettiği oğlunun mezarını açıp, kemiklerini yeni ev yapacakları arsaya taşımış: „İlk taşıma işini sorduklarında kararsız kaldım. Sonra ‚mezarı su altında kalabilir‘ diye üzüldüm. Mezar açılınca oğlumu kaybettiğim günü tekrar yaşadım.“
İlçenin kaymakamı Haluk Koç, ilçede yaşananlara farklı bir perspektiften bakıyor. 2019’un turizm açısından şu ana kadarki en iyi yıl olduğunu, sular altında kalmadan pek çok insanın gelip burayı gördüğünü aktarıyor. Baraj yatırımının çevreye etkileri ve kültürel etkileri dolayısıyla eleştirilebileceğini söyleyen kaymakam, „Ancak barajın ömrü 50 yıl diyerek eleştiremezsiniz.“ diyor. Oturduğu yerden telefonuyla hızlı bir hesaplama yapıyor. Barajın dolmasıyla yıllık üretmesi beklenen elektriğin toplam değerine bakıyor: „Önümüzdeki 50 yıl içinde ülke ekonomisine 80 milyar lira getirecek, tüm masrafları düştükten sonra.“
600 milyon lira maliyeti olan taşınma işinin yeni bir turizm anlayışına „evrildiğini“ ifade eden Koç, „eski medeniyetin unsurlarını burada değerlendirerek eskiye yeni bakış açısı ekliyoruz“ diyerek sözlerine devam ediyor. Kaymakamın taşıma işlerini anlatma biçimi, devletin tarihi ve kültürel mirasa nasıl baktığına dair ipuçları veriyor: „Eserlerin taşınması ve yerinde imar edilmesinin de turistik bir yanı var… Yeni yerleşimde müzenin olduğu Arkeopark alanının kenarında bir liman inşa ediyoruz. Eski ile yeni Hasankeyf arasında suyun yükselmesinin ardından tekne turizmi olacak.“
Rehber Süleyman Ağalday ise, İpek Yolu üzerindeki tarihi köprünün kapanmasıyla, Kasım ayının başından beri işsiz olduğunu söylüyor. Kısa süre önceye kadar burada işlettiği çay bahçesi, düzenlediği turlar için bir buluşma mekanıymış. Fakat İpekyolu üzerindeki tarihi köprünün kapatılması nedeniyle, geriye pek çok kişinin bilmediği toprak yol kalmış. Ağalday'ın anlattığına göre artık bölgeye gelen turistler Hasankeyf'in içlerindeki mağaralarda, kanyonlarda bir yürüyüş turu yapmak yerine, kapalı köprüden sular altında kalacak alanlara bakıp- ve bol bol fotoğraf çekip- ayrılıyorlar. Zaten artık yolu buraya düşenlere gösterecek pek bir şey kalmamış.
Sosyal medyada „Hasankeyf için geç değil, barajı durdurun“ paylaşımları devam etse de, artık her şey için çok geç. Günlük yaşam, barajın etkisiyle büyük ölçüde dönüşmüş durumda. Rehber Ağalday, sırtını Raman Dağı’na vermiş, yeni yerleşim bölgesinin tepesindeki yeni evinden dışarıyı seyrediyor. Mağaralar, kanyonlar ve tarihiyle eski Hasankeyf, olduğundan çok daha uzak görünüyor: „Hasankeyf ile birlikte çocukluk arkadaşlarımı alıp götürüyorlar gibi hissediyorum. Ve geleceğimizi de beraberinde götürüyorlar.“