Üç buçuk yıldan fazla bir süredir cezaevinde olan gazeteci Nedim Türfent, Van'da ölen göçmenlerin gömüldüğü isimsiz mezarları yazdı.
1549, 1556, 1627, 1697... Şu an hapishanesinde tutulduğum Van şehrinin kimsesizler mezarlığının taşlarında bu sayılar yazıyor. Yeni bir yaşam aramak için yola çıkmış yüzlerce insan, isimsiz birer sayı olarak bu mezarlığa gömülüyor. Ne sığınmacı, ne mülteci, ne de göçmen sayılan bu insanların hepsinin bir ismi, bir hikayesi var. Afganistan, Pakistan, Bangladeş gibi ülkelerden savaş, çatışma, açlık, yoksulluk gibi nedenlerle göç etmek zorunda bırakılan bu insanlar, İran üzerinden Türkiye'ye girmeye çalışırken hayatlarını kaybediyorlar. Avrupa'ya varmaya çalışan bu uzun umut yolculuğu boyunca taciz, tecavüz, tehdit, nefret, linç, şantaj, soygun ve ölüm gibi bir sürü zorlukla boğuşuyorlar.
Doğu sınırından, onlarca göçmenin tıkış tıkış doldurulduğu minibüslerin yaptıkları kazalar veya Van Gölü'nü aşmaya çalışırken batan teknelerin haberleri gelmiyor sadece. Bir de karlar altında kimsenin haberi olmadan yitip gidenler var.
2019 baharında karların erimesiyle Başkale'de 26, Çaldıran'da 15 cenaze ortaya çıktı. Bunlar, buzdağının yalnızca görünen yüzüydü. Ocak ayı başında İran'dan Türkiye'ye girmeye çalışırken donma tehlikesi geçiren 49 Afgan aynı kaderi paylaşmamak için güvenlik güçlerini arayıp kendilerini ihbar ettiler. Doktorlar, kurtardıkları bazı çocukların parmaklarını kesmek zorunda kaldı.
9 Şubat'ta kar altında kaybolan göçmenlerin bedenlerine ise hala ulaşılamadı. Hiçbirimizin vicdanı sızlamadı. Fark etmedik bile! Nihayetinde Aylan Kurdi'nin kıyıya vuran cansız minik bedeni gibi bir görüntü, fotoğraf yoktu ortalıkta. Ama bunları görmememiz, var oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Bu bahar, daha çok insanın cesedini getirebilir. Çetin geçen kışın ardından, kaçak geçiş trafiğinin de artmasıyla birlikte çok daha vahim bir tabloyla karşılaşabiliriz.
Mültecilerle Dayanışma Derneği koordinatörü Işıl Erdoğan, Mezopotamya Ajansı'ndan Adnan Bilen'e verdiği röportajda, ülkede sahipsiz ve isimsiz yüzlerce mezarın bulunduğunu söylüyor: „Sayıları gittikçe artıyor. Aileler, en azından yakınlarının mezarının belli olmasını istiyor. Çünkü böylelikle hiç olmazsa çocuklarının denizde balıklara, sınırda yırtıcı hayvanlara yem olmadığını, cesetlerinin unutulmuş bir yerde çürümediğini biliyorlar.“
Adına ne dersek diyelim, insanların çıktığı bu yolculuk bir macera arayışı değil. Bu insanlar güç bela ulaşabildikleri her ülkede istenmeyen kişi ilan ediliyor, milliyetçilik sosuna bulanmış nefret, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa maruz kalıyorlar. Türkiye, şantaj amacıyla Avrupa kapılarını açarken, doğudan gelen insanların sayısı da artış gösteriyor. Sadece batı sınırında Avrupa kapılarından içeri girmeye çalışanları değil, doğu sınırlarındakileri de görmek gerekiyor.
02.03.2020
Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
-Bu yazının kaleme alınmasından iki hafta sonra Van’ın Çaldıran ilçesinin İran sınırında, Jandarma ve AFAD ekipleri tarafından, kar altında 7 mültecinin cansız bedeni bulundu.