Ana akım medyada çıkan haberler, potansiyel katiller için cesaret verici ve yol gösterici olurken, şiddete maruz kalanlar için de korku, tehdit ve yıldırma aracı oluyor.
AKP’li bazı belediyelerin geçen aylarda yeni evlenen çiftlere dağıttığı “Evlilik ve Aile Hayatı“ adlı kitap, çocuk yaşta evliliği meşrulaştırdığı, evlilik içi cinsel şiddeti normlaştırdığı, kadına karşı şiddeti terbiye yöntemi olarak sunduğu ve kadının çalışmasını kötülediği gerekçesiyle kamuoyunda büyük tepki yarattı. Kitabı dağıtan belediyelerden biri olan Kütahya Belediyesi, tepki verenleri “gündem değiştirme, itibarsızlaştırma ve karalamakla“ itham etti.
AKP hükümeti ücretsiz olarak dağıttığı yayınlarla erkek egemenliğini pekiştirirken, ataerkil yargı, feminist aktivistlerin “erkek adalet“ olarak adlandırdığı bir yaklaşımla faillere tahrik indirimleri veriyor ve hatta serbest bırakıyor. İstanbul’da bir kadına şort giydiği gerekçesiyle şiddet uyguladıktan sonra kamuoyu tepkisi gelinceye dek gözaltına dahi alınmayan, ardından ise serbest bırakılan Abdullah Çakıroğlu, potansiyel saldırganlara cesaret veren cezasızlığın en çarpıcı örneklerinden biri. Bunlara ek olarak basın ve medya, cinsiyet temelli şiddet olaylarını haberleştirirken kullandığı eril dille sağ kalanların cesaretini kırıyor ve hak arayışlarına ket vuruyor.
Cinsel şiddeti haberleştirirken kullanılan pornografik dilin örneklerinden birini geçtiğimiz sene Milliyet gazetesinin attığı “Genç kızı saçlarından tutup kasa tezgahına yatırdılar ve…“ manşetinde gördük. Burada kullanılan dil, şiddeti erotik biçimde betimlediği ve cinsel şiddetin karşılıklı rıza ile gerçekleşen bir ilişki türü olduğu algısını yarattığı için son derece tehlikeli. Ayrıca cümlenin öznesinin failler değil şiddete maruz bırakılan kişi oluşu, sağ kalanlarda ifşa edilme korkusuna sebep olabiliyor.
Failin perspektifinden yazılan haberleri, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD) şu şekilde açıklıyor: “Göçmenlere, yabancılara, turistlere, azınlıklara, kadınlara, engellilere, LGBTİQ+’lara ve hayvanlara yönelik ayrımcılık içeren haberler, şiddeti gerekçelendirmeye ve mağduriyet yaşayanı suçlamaya yönelik olabiliyor. Bunlar haberi hazırlayanlar için makbul mağdurlar değiller, yani bazılarının varoluşları ve farklı kimlikleri sebebiyle şiddeti hak ettiği anlayışı var.“
Cinsiyet temelli şiddet haberlerinin tüketim odaklı servis edilmesi, toplumu bilinçlendirmeyi veya suçu azaltmayı amaçlamaktan ziyade, yaşanan travmatik olaydan kâr sağlama motivasyonuna işaret ediyor. Televizyon programlarına katillerin veya tecavüzcülerin davet edilmesi, yazılan haberlerin fail ifadelerinden derlenmesi, hem okuyucu ve izleyicinin failin duruşu ile ilişki kurmasına, hem de uygulanan şiddetin önlenemez olduğu algısı oluşmasına sebep oluyor.
Cinsel saldırıya maruz bırakılanın masumiyetinin sorgulanması da keza tecavüzün cinsel ilişki olduğu algısını yaratıyor. Fakat fail salt cinsel organı ile değil bir cisim kullanarak da tecavüz edebiliyor ve saldırgan yalnızca yetişkin insanları değil çocuk ve hayvanları da hedef alabiliyor. Fail yerine şiddete maruz kalanın suçlanması, CŞMD’ye göre vicdanı rahatlattığı için okuyucu için de kolaylık arzediyor: “Şiddete uğratılanı suçladığımızda kendimizi duruma izleyici kalmış ve bir şey yapamamış yarı suç ortağı konumundan daha rahat çıkarabiliyoruz.“
Ana akım medyanın kadınlara ve LGBTİQ+’lara karşı işlenen suçları meşru göstermesi, hedef alınan kişilere bir gözdağı niteliğinde. Şiddete maruz bırakılanın utandırılması, hedef alınan kişilerde sessizliğin artmasına sebep olabiliyor: Şiddeti hak etmediğini ve rızası olmadığını kanıtlamanın eziciliğiyle başa çıkmayı tercih etmeyenler, sessiz kalabiliyor veya uğradığı şiddetten kendini sorumlu tutabiliyor. Sessizliğin güçlendirdiği kesimse şiddet uygulayıcıları oluyor.
Kadınların medyadaki temsilini artırmak için kurulan ve kadın cinayetlerinin haberleştirilmesindeki sorunlara dikkat çekmek amacıyla bir medya kılavuzu hazırlayan Filmmor, kadın cinayeti haberlerinin katiller tarafından neredeyse cinayet kılavuzu olarak kullanıldığından bahsediyor: “Bir koca, gazeteden kestiği bir kadın cinayeti haberini buzdolabına yapıştırarak aylarca kadını tehdit ediyor. Ayrıca bir kadın katili, mahkemede tahrik indiriminden faydalanmak için gazete haberlerinde yer alan cinayet gerekçelerini okuyor. Bu yüzden kılavuzu basına 'Siz o kadın katiline bahane üreten gazeteci olmak ister miydiniz?’ sorusu ile bitirdik.“
Filmmor, medya dilindeki en büyük sorunun, haberlerin, faillerin polis tutanaklarına geçen ifadelere dayanması olduğu görüşünde: “Bu sebeple gazeteci de failin tarafında yer alıyor, onunla aynı dili konuşuyor. Bu haberler potansiyel katiller için cesaret verici ve yol gösterici olurken, şiddete maruz kalanlar için de korku, tehdit ve yıldırma aracı oluyor. Kadınlara yaşatılan ‚dile düşme’ kaygısına bir de ‘haberlere düşme’ kaygısı ekleniyor. Bu yüzden kadın cinayetleri ile mücadele ederken, kadınlara bu haberlerin nesnesi olma korkusu yaşatan eril dille de mücadele etmek gerekiyor.“
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, 2014 yılında feminist, LGBTİQ+, hayvan hakları ve ekoloji gibi farklı hak temelli hareketlerde yer alan aktivistler tarafından, cinsel şiddetin varlığının ve meşruiyetinin yarattığı hasarların azaltılması ve ortadan kaldırılması amacıyla kuruldu. CŞMD, farkındalık arttırıcı görsel materyaller üretiyor, kampanyalar yürütüyor ve şiddetten sağ kalanlara destek sağlıyor. 2016’da Kanadalı oluşum Femifesto’nun Hak Temelli Yayıncılık Broşürü’nü Türkçeye çeviren ve yerelleştiren CŞMD, ayrıca 2017’de uygulamayı planladığı bir medya projesi ile basın kuruluşu çalışanlarına ve gazetecilik öğrencilerine cinsel şiddet alanında hak temelli habercilik eğitimi sunmak istiyor.
Filmmor: Kadınların sinema ve medyaya katılımını, bu alanda kendilerini ifade edebilme, iletişim ve üretim alan, olanak ve güçlerini artırmayı ve kadınların cinsiyetçi olmayan temsil ve deneyimlerini yaygınlaştırmak, sinemada, medyada ve her alanda cinsiyetçiliğin, şiddet ve ayrımcılığın olmadığı bir yaşam için amacıyla 2001 yılında kurulan Filmmor Kadın Kooperatifi, “kadınlarla kadınlar için“ filmler, videolar, görseller, atölyeler, sergiler, konferanslar ve kampanyalar düzenliyor.