Cezaevlerinde anneleriyle birlikte kalan çocukların zihinsel ve bedensel gelişimi için uygun koşullar sağlanmıyor. OHAL nedeniyle infaz koruma memurlarının sınırsız yetkileri var. Bebeklere suçlu gibi davranıyorlar.
Annesi kantinden bir battaniye alıp bir yüzeyini naylon poşetlerle dikerek yere seriyor. 9 aylık bebek, küçük bir hücrede bu battaniyenin üzerinde emekliyor. Annesiyle birlikte cezaevi koşullarına uyum sağlamaya çalışıyor. Annesi tutuklandığında 2 aylık olan bu kız bebek, Türkiye'de cezaevinde büyüyen 5 yüzün üzerindeki bebekten sadece biri.
Ayşe Özdemir (gerçek ismi değildir) üç çocuk annesi. Geride bıraktığı iki çocuğuna eşi bakıyor.
Özdemir, Türkiye'de darbe yapmaya teşebbüs eden Fetullah Gülen cemaatiyle ilişkisi olduğu gerekçesi ile cezaevinde tutuluyor. Gülen cemaatinin haberleşmek için kullandığı şifreli iletişim programı ByLock kullandığı iddia ediliyor.
Bu programı kullanmadığını ısrarla belirten Özdemir hakkında 7 aydır iddianame hazırlanmış değil. Özdemir, savcının itirafçı olması için onu zorladığını, eğer bu söyleneni yapmazsa, „hem bebeğinin hem de onun hayatının hapiste çürütüleceğiyle“ tehdit edildiğini söylüyor.
9 aylık bebek hiçbir şeyden habersiz. Annesi polisleri kapıda gördüğü anda sütü kesildiği için onu yeterince besleyemiyor. Hastalandığında ise yeterli ilaca erişemiyorlar. Baba Özdemir endişeli. „Herhalde darbede F16'yı eşim tankı da bebeğim kullandı, yoksa bu kadar ağır bedel ödemezdik“ diyor.
Türkiye'deki cezaevlerinde Nisan 2017 itibariyle 0-6 yaş arası 560 çocuk bulunuyor. Cezaevlerinde anneleriyle birlikte kalan çocukların zihinsel ve bedensel gelişimi için uygun koşullar sağlanamıyor.
CHP Milletvekili Gamze İlgezdi'nin talebi üzerine Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre; Türkiye’de ceza infaz kurumlarında çocuğuyla kalan mahpus sayısı 171’i tutuklu; 345’i hükümlü olmak üzere 516.
İlgezdi, cezaevinde anneleriyle kalan çocukların yaşadığı sorunları ve hak ihlallerini raporlaştırdı. Rapora göre, çocukların gelişimleri için özel menü hazırlanması ve dengeli beslenmelerinin sağlanması gerekiyor. Çocukların sağlıklı bir şekilde büyümesi ve zihinsel gelişimi için elzem olan oyuncakların cezaevine sokulması engelleniyor.
Cezaevi yönetimleri, “onun pili var, bu ahşap“ gibi gerekçelerle oyuncakların içeri alınmasını engelliyor. 0-3 yaş arası çocuklar ise, “kreşe gidecek yaşta olmadıkları“ için oyuncaksız büyümek zorunda kalıyor.
9 aylık Miraz bebek ve 5 buçuk yaşındaki atipik otizmli Poyraz Ali’nin yaşadıkları, cezaevi koşulların ne kadar kötü olduğunu gösteriyor.
Annesi Zeynep Bakır ile cezaevine girdiğinde 2 buçuk yaşında olan atipik otizm hastası Poyraz Ali, şimdi 5 buçuk yaşında. Zeynep Bakır, denetimli serbestlik talep ederken, OHAL mağduru oldu ve Ağustos ayında Trabzon'dan Silivri Cezaevi’ne sürüldü. Babası ile Trabzon’da kalan Poyraz Ali, annesinden ve eğitiminden mahrum kaldı. Zeynep Bakır, Kasım ayındaysa Gebze Cezaevi’ne sevk edildi ve oğlunu yanına aldı.
Durumu gereği özel bir eğitime ihtiyacı olan Poyraz Ali, cezaevinde bir çocuk için temel olan ihtiyaçlardan uzak kalıyor. Baba Bakır bu durumu şöyle anlatıyor: “Oğlumun ihtiyaçlarının karşılanması zaten çok zor. 6 ay rehabilitasyon kurumuna götüremedik, bu 6 ay ziyan oldu.
Memurların tavrı, detektörden geçerken bezinin aranması gibi gergin ortamlardan çok fazla etkilendi.“ Bakır, ayrıca siyasi hükümlülere OHAL sonrası hapishane koşullarının daha katı olduğunu da vurgularken, anayasal hakkı olan denetimli serbestlik için dilekçe verdiklerini belirtiyor.
Cezaevinde büyüyen çocuklar için ayrı bir yatak bulunmuyor. 3 yaş altındaki çocuklar, kreş ve oyun parkı gibi en temel haklarından mahrum bırakılırken, yaşıtlarıyla da bir araya gelemiyorlar. Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, hapishanelerde kalan 560 çocuktan yalnızca 100’ü açık cezaevlerinde, havayı görebiliyor.
İlgezdi'nin hazırladığı raporda, Türkiye'de cezaevlerindeki mevcut durumun Birleşmiş Milletler tarafından benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu vurgulanırken, “çocukların hapishane dışında bir kreşe gitme hakkının olması, oyuncak sınırlandırılmasının kaldırılması, çocuğa, anne ve babasıyla uzun süreli açık görüş imkânı sağlanması ve çocuklu kadınlara özel cezaevi“ gibi öneriler yer alıyor.
9 aylık Miraz bebek ise annesi Gülistan Diken Akbaba ile 3 aydır cezaevinde kalıyor. Miraz bebek geçtiğimiz günlerde cezaevinde hastalanarak infaz koruma memurları tarafından hastaneye kaldırıldı. Annesinin ise bebeği ile birlikte hastaneye gitmesine izin verilmedi. Anne Akbaba’nın cezasının bitmesine daha 2 yıl 8 ay var.
Baba Cengiz Zaza Akbaba, yaşanan olay ile ilgili suç duyurusunda bulunacağını belirterek, “Annesinin yanından ayrılması doğru değil. Gelişim aşamasında ve her an sağlık hizmetine ihtiyacı oluyor. Neden hastaneye götürüldüğünü, ne olduğunu bilmiyoruz“ diyor.
Miraz bebeğin ilk olarak annesi ile 8 hafta Bakırköy Cezaevi’nde kaldığını daha sonra ise Gebze Cezaevi'ne nakledildiğini söyleyen baba Akbaba, Bakırköy’de birçok problem yaşadıklarının altını çiziyor: “Bakırköy’de Miraz’ı camın arkasından görüyorduk. Şimdi 1 gün dışarı çıkartabiliyoruz. Miraz’a suçlu gibi davranıyorlardı. Bakırköy’de OHAL nedeniyle infaz koruma memurlarının sınırsız yetkileri var. Oyuncaktan tutun, içeri resimli kitap sokarken bile sıkıntı çıkarıyorlardı. İlaçları bile sokamadık.“
“Çocuklu siyasi mahpuslara ayrımcılık yapılıyor“
Avukat Ezgi Duman, OHAL döneminde, mahpusların istemi dışında başka cezaevlerine sevk edilmelerinde “inanılmaz bir artış olduğunu“ belirtiyor. Duman, OHAL koşullarıyla ilgili olarak, “Hapishanelerde inanılmaz bir kalabalık var ve kişi başına düşen hava ve su yetersiz. Hapishanelerdeki koşullar, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için yeterli değil. Hak ihlallerinde de artış var. Elazığ Hapishanesi'nden mahpuslar çocukların kullandığı sarı- kırmızı- yeşil renkteki boya kalemlerinin ellerinden alındığını belirttiler“ ifadelerini kullandı.
Ceza İnfaz Kanunu'ndaki düzenlemeye göre 0-6 yaş arasında çocuğu olan kadınlar, koşullu salıverilme tarihine 2 yıl kala denetimli serbestlikten yararlanabiliyor. Bu yasanın uygulanmasında sorunlar yaşandığını vurgulayan Duman, siyasi mahpuslara yönelik ayrımcılık yapıldığını ifade etti.
„Siyasi davalardan dolayı hapishaneye girmiş olan çocuklu kadınlar, gerekli süreyi doldurup, haklarında bir disiplin soruşturması olmasa bile denetimli serbestlikten yararlanmalarına izin verilmiyor“ diyen Duman, “Hapishane idareleri iyi hal raporu vermiyor. Bu raporlar doğru düzgün bir denetime tabi değil. Bunu Poyraz Ali örneğinde yaşadık. Zeynep Bakır'ın denetimli serbestlik hakkını kullanması için tüm koşullar gerçekleşti. Ancak yine de hakkın kullanımı engelleniyor“ diyor.
Miraz bebeğin babası, denetimli serbestlik yasasından faydalanmak istediklerini ifade ederek, “Eşim kadınlar günü, Nevroz gibi eylemlere katıldığı için, saçma sapan delillerle haksız bir ceza aldı. İş yükü artar ve davadan çıkacak bir karar emsal olur diye yeniden yargılama yapmak istemiyorlar. Tek isteğim eşimin cezası 2 yılın altına düşünce denetimli serbestlikten yararlanması ve Miraz 'ın özgürlüğüne kavuşması, ayağının toprağa basması“ dedi.