İstanbul Havalimanı, 6 Nisan'dan itibaren tam kapasite hizmet vermeye başlıyor.
taz.gazete, İstanbul Havalimanı'nı mercek altına aldığı dosyada bu projenin insanlar, çevre ve ekonomi üzerindeki etkilerini inceliyor.

Daha fazla okumak için:
taz.atavist.com/istanbul-havalimani

Polis, muhalefete karşı çok daha sert müdahalelerde bulunuyor.

Kim korkar IŞİD'den?

Türkiye'deki muhalifler çok sert uygulamalarla gözaltına alınırken, IŞİD'cilere neden çifte standart uygulanıyor? Karşılaştırmalı fotoğraflar konuyu özetliyor.

ERK ACARER, 2017-08-17

İstanbul'da canlı bomba olduğu şüphesi ile 14.08.2017 tarihinde, İstanbul'da bir IŞİD militanı polisler tarafından gözaltına alındı. Aksaray'daki Vatan Emniyet Müdürlüğü binasına götürülen IŞİD militanı bir polisi yanındaki bıçakla ağır yaraladı. Saldırgan öldürüldü. Hastaneye kaldırılan 24 yaşındaki Sinan Acar isimli polis memuru ise tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Ertesi gün açıklama yapan İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, Vatan Emniyet Müdürlüğü binasında bir polisi bıçaklayarak öldüren IŞİD'cinin yakalanması hakkında şunları kaydetti: „Gözaltına alınan kişi uluslarası alanda aranan bir teröristti. Çok önemli bir eylemin engellendiğini düşünüyoruz. Arkadaşlarımız bu teröristi yakaladı. Önemli bir eylemin önüne geçip engellediler.“ Emniyet bu konuda, henüz elindeki bilgilerin tamamını kamuoyuyla paylaşmadı.

Sonu gelmeyen ihmaller

Bu açıklamadan sonra bazı soru işaretleri ön plana çıktı. Türkiye'de gözaltına alınan kişiler, emniyet araçlarına bindirilmeden önce üst aramasına tabi tutuluyor. Eminyette ise arama daha detaylı yapılıyor. IŞİD militanının şubeye getirilip, gözaltı hücresine alınırken polisi bıçakladığı belirtiliyor. Bunun olabilmesi ancak bıçağın emniyette de IŞİD'cinin üzerinde olması ile mümkün. Bu durumdan, saldırganın ne araca alınırken ‚kaba‘, ne de emniyet binasında nezarete götürülürken ‚ince‘ aramasının yapıldığı ortaya çıkıyor. Ayrıca ‚bir canlı bomba şüphelisi neden kelepçe takılmadan gözaltına alındı‘ sorusu da gündeme geliyor. Kamuoyu ve muhalif siyasetçiler bir canlı bomba şüphelisinin bu şekilde emniyete götürülmesini büyük bir ihmal olarak değerlendiriliyor.

IŞİD'ciye nazik, muhalife sert

OHAL ilan edildikten sonra işlerine dönmek için 160 gündür açlık grevi yapan iki eğitimicinin, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, talepleri görmezden gelindiği gibi 21 Mayıs tarihinden beri cezaevinde tutuluyorlar. Hem Başkent Ankara'da hem İstanbul'da onlara destek için eylemler sürüyor. Bu protestolara polis çok sert müdahalede bulunuyor. Hatta tutuklananlar oluyor.

Son örneklerden biri 06.08.2017 tarihinde Türkiye'de Samsun'da oynanan Beşiktaş ve Konyaspor Süper Kupa Finali'nde yaşandı. Beşiktaş tribünlerinde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için ‚Yaşasınlar‘ pankartı açan 17 kişi hakkında yakalama kararı çıkarılırken, Volkan Çalışkan adlı taraftar, 12.08.2017 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Sert müdahale ve tahammülsüzlükle ilgili bir başka örnek de 11.08.2017 tarihinde yaşandı.

Açlık grevindeki eğitmenlere desteğe katılan Gülsüm Elvan, 12 Ağustos günü yerlerde sürüklenip, ters kelepçe takılarak polis tarafından gözaltına alındı. Gülsüm Elvan, 2013 yılındaki Gezi Direnişi sırasında polisin hedef gözeterek attığı gaz kapsülü nedeniyle, uzun süre yoğun bakımda kalıp, 11 Mart 2014'te, 15'inde yaşamını yitiren Berkin Elvan'ın annesi. Emniyete götürülen anne Elvan'ın kolunun kırıldığı anlaşıldı. Buna rağmen 3 saat boyunca kelepçesi çıkarılmadı.

Foto: Gazete Karinca

Açlık grevindeki eğitimciler için gerçekleştirilen eylemde, Gezi Parkı direnişinde, 11 Mart 2014 tarihinde, polisin attığı gaz kapsülüyle 15 yaşındaki oğlunu kaybeden Gülsüm Elvan'ın kolunun kırılmasına yol açan sert polis müdahalesi.

Foto: Arda Icil

2015 yılında İstanbul'daki Bağcılar semti. Elindeki kesici bir maddeyle eylem yapan IŞİD'ciyi polisler sadece izliyor.

Foto: dpa

Halen tutuklu bulunan HDP Milletvekili Sabahat Tuncel, 05.11.2016 tarihinde gözaltına böyle alınıyor.

Foto: DHA

Savunmasında “şeriat istiyorum“ diyen cihatçı Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk 24 Temmuz 2015 yılında polisler tarafından emniyete bu şekilde götürüyor.

Foto: privat

İstanbul, Çağlayan'daki Adalet Saray'ının içinde, 05.04.2017 tarihinde, emniyet görevlileri ve özel güvenlik, Cumhuriyet Gazetesi'nin tutuklu yazarları için avukatlar tarafından tutulan ‚adalet nöbetine‘ müdahale ettti. Avukatlar darp edildi. 23.02.2016 tarihinde ise aynı adliyede IŞİD ana davası görüldü. Güvenlik; IŞİD, tutuksuz şüphelilerinin serbestçe hareket etmesine izin verdi.

IŞİD'ciler anlatmıştı

Emniyet gözaltına alınan IŞİD militanlarına uyguladığı ‚hoşgörülü‘ tutumu, muhaliflere göstermiyor. Polis cihatçıları koluna bile girmeden emniyete götürürken, muhaliflere çok sert yaklaşıyor.

İŞİD'le ilgili iddianame ve duruşmalara yansıyanlar konuyla bağlantılı.

10 Ekim 2015'te IŞİD tarafından gerçekleştirilen Ankara'daki katliamda 102 kişi yaşamını yitirdi.

‚Emniyete silahla giriyorum‘

İlk duruşması 7 Kasım 2016'da başlayan katliam davasında tutuklu sanıklarından Ebu Hattab kod adlı Mehmeddin Baraç'ın ifadeleri çarpıcıydı. İddianamelerde; 3 ayrı noktadan Suriye'ye geçtiğini vurgulayan Baraç, mahkeme salonunda da şunları söyledi:

„AK Parti gençlik kolları üyesiyim. Emniyete silahla girip çıkabiliyordum. Abim polis.“

Polisle Selfie çektiren IŞİD'ci

Yine aynı davada, Ankara'ya 2 canlı bombanın taşındığı araca eskortluk eden tutuklu sanık Yakup Şahin, yakalanmasının ardından yaşananları özetledi: „Eminiyette bazı şahıslar benimle selfie çektirdiler, ‚Elinize sağlık birkaç çocuk ölmüş‘ dediler.“

ERK ACARER, 2017-08-17
GERI
YAZAR HAKKINDA