İstanbul Havalimanı, 6 Nisan'dan itibaren tam kapasite hizmet vermeye başlıyor.
taz.gazete, İstanbul Havalimanı'nı mercek altına aldığı dosyada bu projenin insanlar, çevre ve ekonomi üzerindeki etkilerini inceliyor.

Daha fazla okumak için:
taz.atavist.com/istanbul-havalimani

Kadın örgütleri AKP’nin geri adım atmasını sağlamaya çalışıyor.

Yeni yasa, eski zihniyet

Kamuoyunda „evlilik affı“ olarak adlandırılan ve çocuk istismarında cezasızlığa yol açacak infaz düzenlemesi bir kez daha meclis gündeminde.

ELIF AKGÜL, 2020-03-09

Çocuk istismarı faillerine cezasızlık getiren bir af düzenlemesi bir kez daha Türkiye'nin gündeminde. Kamuoyunda “Evlilik affı“ olarak adlandırılan bu düzenleme, erken yaşta evlendirilen ve istismara uğrayan çocukların faillerinin belirli şartlar altında salıverilmesini öngörüyor. Kamuoyundan yükselen itirazlara rağmen hazırlıkları devam eden af tasarısı eğer yasalaşırsa, erken yaşta evlendirilen çocuğun ilişkiye rıza gösterdiği varsayılabilir ve failin ceza almamasının yolu açılabilir. Düzenlemenin erken yaşta evlilikler dışında, çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarında da cezasızlığa yol açacağı tartışılıyor.

Kadın örgütleri, aylardır tasarının yeniden gündeme getirilmesine tepki gösteriyor. Aralarında Türkiye Psikiyatri Derneği ve Uçan Süpürge'nin de bulunduğu 60'ın üzerinde sivil toplum örgütü bu tasarıya ilişkin bir basın açıklaması hazırladı. Türkiye’deki erken yaşta evlendirilen çocukların yüzde 30’undan fazlasının yetişkinlerle imam nikahıyla evlendirildiklerine dikkat çeken açıklamada, bu durumun ailelerin rıza ve onayı ile olduğuna vurgu yapıldı: “Bu durumda 12 yaşındaki bir kız çocuğuna, kendinden 15 yaş büyük bir yetişkin erkek tarafından imam nikahı bağlamında bir cinsel taciz uygulandığında bu eylem suç sayılmayacaktır. Ayrıca bu tasarı yasalaştığında, yalnızca erken yaşta imam nikahı ile gerçekleştirilmiş evlilikler kapsamındaki kişilere değil, çocuklara cinsel tacizde bulunan tüm kişilere de 'cezasızlık’, yani fiilen 'af’ getirecektir.“

En sorunlu düzenlemelerden biri

Türkiye hukuk sisteminde 1936'dan beri yer alan benzer bir düzenleme, verilen mücadeleler sonucu 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu'na dahil edilmemişti. 2016 yılında AKP'nin seçim vaadi olarak yeniden gündeme gelen tasarı, çocuk ile cinsel istismar faili arasındaki yaş farkının 10’un üzerinde olmaması ve evlendirilmeleri durumunda faile verilen cezanın ertelenmesini öngörüyordu. Geçmiş dönemlerde ortaya çıkan kamuoyu baskısı, AKP’nin geri adım atmasında etkili olmuştu. Ancak bunun üçüncü kez gerçekleşip gerçekleşmeyeceği şüpheli.

Ceza hukuku ve toplumsal cinsiyet alanında çalışan akademisyen Gülşah Kurt tasarı hakkındaki söylentileri endişe verici buluyor. Eski Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesini „kadının yeri ve toplumsal cinsiyet açısından en sorunlu düzenlemelerden biri“ olarak değerlendiren Kurt, yeni düzenlemenin amacının eski zihniyeti geri getirmek olduğunu belirtiyor: „Bu zihniyete göre kadının bedeni ve cinselliği kendisine değil, ailesine ya da kocasına aittir. Dolayısıyla herhangi bir ihlal de ailenin ve kocanın namusuna karşı bir saldırıdır. Kadın ancak evlendirilirse ailesinin namusu ve adalet duygusu yeniden tesis edilmiş olur.“

Meclise gelmesi beklenen „evlilik affı“ tasarısıyla ilgili mevcut birçok belirsizlik var. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün açıklamalarına göre, terör, kasten öldürme, işkence gibi suçların yanında çocukların cinsel istismarı suçu da af kapsamı dışında bırakılacak. Ancak iktidar, erken yaşta evlendirilenleri çocuk istismarı kapsamında değerlendirmiyor. Yasa tasarısıyla ilgili bir diğer belirsizlik, cezada ertelemeye gidilmesi için fail ile mağdur arasındaki yaş farkı sınırının 10 mu yoksa 15 mi olacağı. Aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları'nın da bulunduğu 60'tan fazla baro yaş sınırı ile ilgili tartışmaların anlamsızlığını eleştirirken, “Tamamen çocuk zararına, çocuğun istismarını meşrulaştıran, teşvik eden, özendiren yasa tasarısı tartışmaları çağ dışıdır, hukuk dışıdır ve kabul edilemez,“ ifadelerini kullandı.

İktidarın mağduriyet söylemi

İktidar, düzenlemenin gerekçesi olarak imam nikahı ile evlendirilen çiftlerin „mağduriyetini“ öne sürüyor: Mevcut Türk Ceza Kanunu'na göre çocuk yaşta, resmi geçerliliği olmaksızın evlendirilen çiftler arasındaki cinsel ilişki suç teşkil ediyor. Hükümete göre ortada bir şikayet olmamasına rağmen erkek cezaevine girdiği için aileler dağılıyor. Hazırlanan düzenlemeyle bu mağduriyetin giderileceği anlatılıyor. Tasarı 2016’da gündeme geldiğinde dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, düzenlemenin “geriye dönük ve geçici“ olacağını belirtmiş, “Bunlar tecavüzcü değil, bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin rızasıyla yapılmış işler“ demişti. Bozdağ, failler tutuklandığında kadınların yeniden mağdur olduğunu ifade ederek “İçeride bu durumda olan yaklaşık 3 bin civarında vatandaşımız var“ diye konuşmuştu.

Sosyal Haklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi-Çocuk Hakları Koordinatörü Tuba Torun, devletin çocuk istismarı zanlılarını birer mağdur olarak göstermesine tepki gösteriyor: „Bu yasanın ne amaçla yapıldığı da, cezaevinde bulunan kişilerin mağdur olup olmadığı da tartışmalı. Kaldı ki, eğer varsa bu mağdurların evlilikleri rızaya mı dayalı, yoksa aile ya da istismar failinin baskısıyla mı bu talepte bulunduğu araştırılmalı.“

“Sadece bir kesim için, insan hakları sistemini temelden çökertecek değişiklik yapılmaz“ diyen Torun, “bir kerelik yapılacak“ değişikliğin çocuk istimarı faillerinin önünü açtığı konusunda uyarıyor: “Düzenleme faillerde 'zaten af gelir, cezam ertelenir’ gibi bir algı yaratarak yasaların yaptırım gücünü azaltacaktır. Mağdurlar korkutularak zorla erken yaşta evliliğe maruz kalabilir. Bunu hem failin ailesi hem de 'namus’ adı altında mağdurun ailesi zorlayabilir.“

ELIF AKGÜL, 2020-03-09
GERI
YAZAR HAKKINDA