İstanbul Havalimanı, 6 Nisan'dan itibaren tam kapasite hizmet vermeye başlıyor.
taz.gazete, İstanbul Havalimanı'nı mercek altına aldığı dosyada bu projenin insanlar, çevre ve ekonomi üzerindeki etkilerini inceliyor.

Daha fazla okumak için:
taz.atavist.com/istanbul-havalimani

Sevgi gösterilerinin ayarsızlığı, Erdoğan sevgisinin artık paylaşıldıkça çoğalmadığına işaret ediyor.

Ayarsız sevgi

Son dönemde kamuoyunda şiddet çağrısında bulunanların ortak noktası, bu ifadeleri Erdoğan sevgisi üzerinden dile getirmeleri. Bu durum bize Erdoğan sevgisinin sınırları hakkında neler söylüyor?

AYŞE ÇAVDAR, 2020-05-22

Türkiye’deki AKP ve Erdoğan yanlısı medyada yıllardır kalıplaşan bir başlık var: “Küçüğün Erdoğan sevgisi“, “Erdoğan’a sevgi seli“, “Köylü teyzenin Erdoğan sevinci…“ Bu başlık altında gazete sayfasına kocaman yerleştirilmiş bir fotoğraf ya da ekranda ağır akan bir video, izleyiciyi, okuru o sevgi dolu, coşkulu, bazen hüzünlü ana dahil eden bir duygu akışı yaratmayı amaçlar. Erdoğan sevgisi paylaşıldıkça çoğalır. Haberin sunumunda, liderin etrafında pamuksu bir sevgi halesi oluşturulur.

Fakat son zamanlarda bu haber türünün içeriği ve aktörleri hayli değişmeye başladı. Alıcısında sempati yaratmayı amaçlayan “Erdoğan sevgisi“ görüntülerinin yerini, ona duydukları tutkulu sevgiyi haşin kelimelerle dile getiren “Erdoğan sevdalılarının“ başta öfke ve hınç olmak üzere hemen bütün negatif duyguları yansıtan yüz ifadeleri aldı.

Aslında Erdoğan sevgisini politik sermaye olarak öne sürenler, örneğin sosyal medyadaki troller, 2016’daki darbe girişiminden bu yana, sevgilerinin bir kanıtı veya gereği olarak şiddetli ifadeler kullanmaya başlamışlardı. Geçtiğimiz haftalarda televizyon programlarında ellerinde infaz edilecek kişilerin listeleri olduğunu söyleyenlerin, rüyasında darbe gördüğünü anlatan tarikat şeyhlerinin ve “sokağa inersek karılarınızı bizden kim koruyacak“ diyen gazetecilerin ortak noktası Erdoğan’a duydukları sevgiyi kamuya şiddetle duyurmalarıydı.

Erdoğan sevgisi, son bir ayda Türkiye’de yeraltı dünyasından isimler arasındaki tehditleşmelerde de şiddetli bir yansımaya büründü. Bu figürlerin, masalara bazen silah, bazen rakibe hakaret etmek üzere biberon, arka fona mutlaka Türk bayrağı veya dini sembolleri yerleştirerek çekip sosyal medyadan yayınladığı bu videolar, son birkaç haftada, Türkiye’de hiçbir televizyon kanalına nasip olmayan bir rating’e ulaştılar. Bu gruptaki Erdoğan-severlerin ortak özellikleri, devletin “extra-legal“ işlerinde “kayıtdışı“ olarak yararlandığı kamuoyunca bilinen kişiler olmaları.

Bugünlerde yaşanan gerilimin arkasında neler olabileceği başka bir konu, ancak birbirlerine sürekli tehdit videoları gönderen bu kişilerin konuyu her zaman Erdoğan sevgisine getirme biçimleri hayli dikkate değer. Birbirlerinden nefret ettikleri hemen anlaşılan bu insanların, rakiplerine yönelik suçlamaları arasında etkinlikleriyle devlete ve Erdoğan’a zarar verdikleri meselesi de listeleniyordu. Öfkelerinin kişisel ve “ticari“ sebeplerini, Erdoğan’a yaptıkları referansla adeta meşrulaştırıyor, Erdoğan ve onu sevenler nezdinde kamuya da mal ediyorlardı. Geçen hafta bu videolarla gündeme gelen kişilerden bazılarına yönelik polis operasyonları düzenlendi.

Erdoğan sevgisinin sınırları

Peki bütün bu manzara bize Erdoğan sevgisinin sınırları hakkında ne söylüyor? Erdoğan artık paylaşılamayan bir lidere dönüşmüş gibi görünüyor. Ancak sevgi gösterilerinin ayarsızlığı, Erdoğan sevgisinin artık paylaşıldıkça çoğalmadığına da işaret ediyor. Aksine bu ayarsız sevgi, Erdoğan’ın nasıl bir Türkiye hayal ettiği, dahası o hayali nasıl bir insan kaynağıyla şekillendireceği konusunda yalnız muhalifleri değil, artık onu sevenleri de endişeye sevk ediyor. Çünkü ona duyduğu sevginin coşkunluğuyla dolup taşanları da önüne katıp sürükleyebilecek, yerinden edebilecek bir nitelik arz ediyor.

Bir dönem Erdoğan’ın gücünün kaynağını oluşturan “coşkulu sevgi“nin büründüğü bu yeni formun iki sonuç yarattığını söylemek mümkün: Erdoğanseverlerin ayarsız ve şedit dilleri, muhalefetin, Türkiye’de rekor bir ivmeyle kalabalıklaşan “kararsız seçmenler“e anlatabileceği güçlü ve kanıtlanabilir bir hikâye yaratıyor. Artık halka dönüp, Erdoğan’ın “Yeni Türkiye“sinin en ufak bir konuda bile onunla aynı fikirde olmayanlara yalnızca kötü günler önerdiğini söyleyebilirler. Bu şiddetli sevgi gösterileri, yalnız Erdoğan’a oldum olası muhalif olanları değil, bir dönem onun yanında olsalar da artık ondan vazgeçenleri de ilgilendirir. Eş zamanlı ve bağlantılı olarak, “Erdoğan sevdalıları“nın, muhaliflerden, hatta Erdoğan’ın hışmından çok birbirlerinden korktukları yeni bir döneme girildiği anlaşılıyor. Erdoğan’a olan sevgilerini bu şiddetli dille gösteren insanlar bu yolla yalnız birbirleri için değil Erdoğan’ın gelecek tahayyülü için de tehdit oluşturuyor.

AYŞE ÇAVDAR, 2020-05-22
GERI
YAZAR HAKKINDA