13 Kasım günü çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanan avukat Selçuk Kozağaçlı’nın toplumsal konulara olan hassasiyeti ve bu tür dosyaları sahiplenmesi onu hedef yaptı.
Türkiye’de gazeteciler ya da hak savunucuları gibi kıyıma uğrayan avukatların son kurbanlarından biri Selçuk Kozağaçlı (46) oldu. 1974 yılında kurulan ve toplumsal davaları sahiplenen Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, 8 Kasım 2017’de İstanbul’da gözaltına alınmasından 5 gün sonra Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde çıkartıldığı mahkemece yasadışı Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyesi olduğu suçlamasıyla tutuklandı.
Kozağaçlı, AKP rejiminin soruşturmalarına, baskılarına ve gözdağına uzak bir isim değil. Toplumsal konulara olan hassasiyeti ve bu tür dosyaları sahiplenmesi onu hedef yapıyor. Kozağaçlı, 2013 yılında da yine aynı gerekçe ile 10 avukatla birlikte gözaltına alınıp tutuklanmış, adliyeye götürülmeden önce polis şiddetine maruz kalmıştı. Somut delillere dayanmayan dava çökmüş ve Kozağaçlı’nın da aralarında bulunduğu avukatlar, 1 sene 2 aylık tutukluluğun ardından tahliye edilmişti.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Avukat Selçuk Kozaağaçlı, Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran birçok toplumsal davanın hukuksal katılımcılarından biri olarak biliniyor. Aynı zamanda ÇHD Başkanı olan Kozağaçlı, siyasi iktidarın ihmali ya da kastı olduğu düşünülen dosyaların avukatlığını yapıyor.
Kozağaçlı; 2011 Türkiye genel seçimleri kapsamında Recep Tayyip Erdoğan’ın Karadeniz bölgesi ziyareti protestolarında polisin biber gazı ile ölümüne sebep olduğu emekli öğretmen Metin Lokumcu (54) davasının avukatı.
Yine 2013’teki Gezi Parkı direnişi sırasında polis tarafından hedef gözetilerek sıkılan biber gazı kapsülü ile öldürülen Berkin Elvan (15) davasının peşini bırakmayan hukukçulardan biri olan Kozağaçlı, İstanbul Gazi Mahallesi’nde uyuşturucu çetelerine karşı çıktığı için onlar tarafından öldürülen Hasan Ferit Gedik'in (19) ailesinin de avukatları arasında.
Soma’da 2014 yılında, 301 kişinin yaşamını yitirdiği Türkiye tarihinin en büyük maden faciası davasını da üstlenen avukatlar arasında yine Kozağaçlı var. Faciadan sonra madencileri ve ailelerini bir an olsun yalnız bırakmayan Kozağaçlı’nın, Soma katliamının ihmalden kaynaklandığı görüşünün savunulduğu büyük çaplı protestoda meydana gelen polis saldırısında kolu kırıldı.
Avukat Kozağaçlı; 2015 yılında Urfa Suruç’taki Amara Kültür Merkezi’nde düzenlenen 33 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı IŞİD saldırısı dosyasının da müdafilerinden. Baktığı dosyalar arasında, 2015 yılında özel harekât polislerinin, „yasa dışı örgüt üyesi“ olduğu gerekçesi ile savunmasız olduğu halde ailesinin gözü önünde silahla öldürdüğü Dilek Doğan'ın (26) davası da bulunuyor.
ÇHD Başkanı, Türkiye’de 2016 yılında düzenlenen darbe girişimiyle ilişkileri olmadığı halde işlerinden atılan, bunun için açlık grevine başlayan cezaevindeki akademisyen Nuriye Gülmen (35) ve ev hapsindeki öğretmen Semih Özakça’nın (28) da avukatı.
Türkiye’de her geçen gün artan baskılar ve iktidarın hedef aldığı kesim ya da kişiler arasında doğru bir orantı var. Kozağaçlı’nın duruşu, onu avukat olmanın bir adım ötesine taşıyarak aynı zamanda insan hakları savunucusu yapıyor. O, bu anlamda Türkiye’deki sembol isimlerden biri.
Kozağaçlı tutuklanmadan önce yaptığı konuşmada, hak arayanların yalnızlaştırılmak istendiğine, toplumsal davaların üstünün kapatılmaya çalışıldığına vurgu yaparak şöyle dedi:
“Benim içeride ya da dışarıda olmamın bir önemi yok. Katiller hesap verene kadar hiçbir davanın peşini bırakmayacağız. Bu, Soma’nın bedelidir; öderiz. Bu, Suruç’un bedelidir; öderiz. Bu, Nuriye ile Semih’in bedelidir; öderiz. Elbette bizim de hesap soracağımız gün gelir. Bakalım, herkes bu bedeli bu kadar kolay ödeyebilecek mi?“